Ekim Devrimi’nin kazanımları (06-11-2007)
Ekim Devrimi’nin ardından derhal savaşa son verildi. İşçilerin Rusya’sı Çarlığın ve sonraki burjuva hükümetinin tüm yağmacı planlarından vazgeçtiğini ilan etti. Barış boş sözlerin değil devrimin sonunda gelmişti. Toprak meselesi Rusya’nın önündeki en büyük sorunlardan biriydi. Toprak reformu vaad eden burjuva partileri işçilerden ve emekçi köylülerden korkusundan daha önce hasım olarak gördüğü toprak sahibi sınıflarla ittifaka girişti ve hiçbir zaman “burjuva demokratik devrimin” temel konusu olan toprak sorununu çözmeye girişemedi. Bu işi de yapmak Ekim Devrimi’ne düştü ve toprak reformu gerçekleştirilerek köylülere toprak dağıtıldı.
Uluslar hapishanesi olarak adlandırılan Çarlık coğrafyasında sömürge konumunda olan uluslara devrimle birlikte kendi kaderini tayin hakkı tanınmıştır. Lenin, Sovyet Cumhuriyetlerinin birliğinin baskıya değil gönüllülüğe dayandırma anlayışını benimsemiştir. Ekim Devrimi eğitim ve kültür alanında yaptıklarıyla cehalete ve yozlaşmaya karşı büyük bir zafer kazanmıştır. Çarlık döneminde eğitime ayrılan bütçe Bolşevikler tarafından 10 katına çıkarılmıştır. Sovyetlerde edebiyatın yanı sıra tiyatro, sinema, heykelcilik ve akla gelebilecek her türlü sanat dalında muazzam bir üretim başlamış tüm dünyayı etkileyen bir kültürel atılım yaşanmıştır. Halkının içkiye düşkünlüğüyle bilinen Rusya’da alkolizme karşı Ekim Devrimi’nin kazandığı zaferi devrimin düşmanları bile kabul etmek zorunda kalmıştır. Herkese çalışma hakkının tanınması, her koyun kendi bacağından asılır anlayışının yerine dayanışma ve eşitliğin öne çıkması başta hırsızlık, gasp olmak üzere adi suçlarda büyük bir azalmaya neden olmuştur. Dönemin tanıkları iç savaşın yarattığı sefalet ve açlık ortamında bile sokaklardan geçen un kamyonlarına saldırıların olmadığını insanların kendilerini hiç olmadığı kadar güven içinde hissettiklerini anlatmaktadır. Ekim Devrimi bunları her sokağa kamera, her köşe başına polis yerleştirerek değil sosyal devrimle başarmıştır.
Kadınlar sadece hukuki eşitliğe kavuşmakla kalmamıştır. Cinsiyetçi işbölümü tamamen ortadan kalkmasa da ev işlerinin kolektifleştirilmesi yolunda atılan adımlar (kolektif çamaşırhaneler ve ücretsiz kreşler gibi) kadınların kurtuluşu açısından önemli kazanımlar olmuştur. Ekim Devrimi, demokrasi diye bizlere yutturmaya çalışılan sadece oy verme hakkının olduğu parlamentarizmin yani burjuva diktatörlüğünün yerine Sovyetleri geçirerek gerçek bir demokrasinin temellerini atmıştır.
Nihayet Ekim Devrimi’ni ekonomide tam bir atılım takip etmiştir. Ekim Devrimi’nden sonra karşı devrimci Beyaz Orduları Trotskiy’in önderliğindeki Kızıl Ordu ile ezip geçen Sovyetler Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bir de kanlı bir iç savaşın yıkımına uğrayan ekonomi muazzam bir atılım yaptı. Bu atılımın temelinde büyük işletmelerin kamulaştırılması yatıyordu. Ekim Devrimi’nin kamulaştırma atılımı haliyle bizim ülkede TMSF eliyle yapılan banka kamulaştırmalarından çok farklıydı elbette. Sanayi işletmeleri önce işçiler tarafından işgal ediliyor ve işçi denetimi uygulanıyordu. Bu sürece paralel olarak da işletmelerin mülkiyeti patrondan devlete geçiyordu. Kamulaştırılan ekonomide bireysel kârın egemen olduğu kapitalist sistemden farklı olarak toplumsal çıkarları gözeten bir merkezi planlama egemen hale getirildi. Bu merkezi planlama sayesindedir ki Rusya ekonomik geriliğini adım adım tarihte bırakarak hızla kapitalist ülkelerle yarışacak bir ekonomik düzeye yükseldi. Trotskiy’nin anlatımıyla: “Sosyalizm, zaferi hakkettiğini göstermiştir ve bunu Kapital’in sayfalarında değil, yer yüzünün altıda birini oluşturan endüstriyel arenada yapmıştır, kullandığı dil diyalektiğin dili değil, çeliğin, çimentonun, elektriğin dili olmuştur. İç zorluklar, dış darbeler ve liderlik kadrosunun yanlışları sonucu Sovyetler Birliği çökse bile… hiçbir şeyin yok edemeyeceği şu olgu geleceğin güvencesi olarak kalacaktır: geri bir ülke, on yıldan kısa bir süre içinde tarihte eşine rastlanmayan başarıları yalnızca proletarya devrimi sayesinde gerçekleştirmiştir. ”