Devrimci İşçi Partisi Girişimi'nin mücadele programı - 3 (İşçi Mücadelesi #34 - 17-08-2008)

DİP-G her şeyden önce şu temel gerçekten yola çıkıyor: Üçüncü Cephe, yalnızca birtakım partilerin (bir yanda DTP, öte yanda bir dizi sosyalist parti ve hareket) birbirine kenetlenmesiyle kurulamaz. Üçüncü Cephe, ancak, işçi sınıfının grev ve direnişlerinde, Kürt halkının hak talebinde, emekçilerin, mevsimlik işçilerin, yoksul köylülerin, öğrencilerin, kadınların ve bütün ezilmişlerin mücadelelerinde ortaya çıkan enerjinin bir araya getirilmesiyle ve aynı doğrultuda akmasıyla oluşturulabilir. Elbette partilerin güç birliği ve ittifakı burada kilit bir rol oynayacaktır. Ama seçimlerde partilerin yan yana gelmesi kendi başına bir şey ifade etmez. Burjuvazinin Batıcı-laik ve İslamcı kamplarının karşısında bir güç olarak yükselecek bir Üçüncü Cephe harekete geçirilmek isteniyorsa, büyük emekçi halk kitlelerini, hepsinden önce de işçi sınıfını bu cepheye katmak için elden geleni yapmak gerekir. Üçüncü Cephe, Kürtlerin siyasi güçleriyle sosyalistlerin bir ittifakından ibaret kalırsa güç dengelerini değiştiremez. İşçi sınıfını ve büyük emekçi halk kitlelerini yanına kazanmalıdır.

Eğer işçileri ve emekçileri kazanmak istiyorsak, seçime katılan blokun onların ihtiyaçlarına cevap vermesi, sorunlarına çözüm önermesi gerektiği ortadadır. Büyük kitleler sadece demokrasi, çoğulculuk, halkların kardeşliği çağrılarıyla kazanılamaz. 2002'de Emek, Barış, Demokrasi Bloku'nun ve 2007'de Bin Umut Adayları'nın bu bakımdan gösterdiği performans, bu işbirliği çabalarının istenen sonuca ulaşmasını engellemiştir. Her iki blokun da seçimlerde savunduğu platform, işçi ve emekçilerin sorunlarına çözüm önermek bir yana, bu sorunları gündemine bile almamıştır. Bunu mutlaka değiştirmek gerekiyor. Seçim bloklarının işçi ve emekçilere hitap etmesi, onlara ulaşmaya çalışması gerekiyor. Türkiye'nin geri kalan sorunları ve en başta Kürt sorunu ancak bu şekilde emekçilerin ve ezilenlerin çıkarlarına uygun çözümlere kavuşturulabilir.

Dolayısıyla, seçim hazırlıkları için bir araya gelen Kürt hareketi ve sosyalist güçler işe seçim programı üzerinde ciddi bir tartışmayla başlamak ve tartışmayı işçi ve emekçilere hitap eden bir seçim platformu ile noktalamak zorundalar. Bu çalışmaya bugünden başlanmadığı takdirde, seçime iki ay kala bir araya gelmek, yine haftalar boyu adaylar üzerinde pazarlıklarla vakit öldürerek seçim programı konusunu rafa kaldırmak anlamını taşıyacaktır.

Ancak, işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin kazanılması bakımından bu kez seçim işbirliğinde bir yeniliğe de yer vermek gerekiyor. Batı'da, özellikle işçi sınıfının asgari bir sosyal varlığa sahip olduğu bütün illerde, adayların işçiler ve temsilcileri arasından belirlenmesi, seçim meydanlarında, kahve toplantılarında, ev ziyaretlerinde, işçilere ve emekçilere blokun burjuvazinin bütün partilerinden farklı olduğunu yalın biçimde gösterecektir. Bunun kadar önemli bir başka nokta da şudur: Daha önceki bazı seçim işbirliklerinde, örneğin İşçi Mücadelesi'nin de içinde yer aldığı 2002 Emek, Barış, Demokrasi Bloku deneyiminde, program tartışıldığı ve önemli ölçüde işçi-emekçi sorunları seçim platformunun bir parçası haline getirildiği halde, meydanlardaki propagandanın çok farklı olduğu görülmüştü. 2007 Bin Umut Adayları bu bakımdan daha da kötü bir tablo çiziyordu: Ciddi bir program tartışması bile yapılmadığı ve bazı seçim bölgelerinde liberal görüşleri benimseyen adaylar gösterilmiş olduğu için, bazı istisnalar dışında, seçimde işçi ve emekçilere hiç hitap edilmedi. (DİP-G'nin Bin Umut Adayları'nı desteklememesinin nedenlerinden biri bu, öteki ise blokun AKP'ye hayırhah yaklaşmasıydı.)

İşçi adaylar, elbette sınıfın mücadele eden unsurlarından, yani öncü işçilerden, işyeri temsilcilerinden, işçi ve kamu emekçisi sendikaların aktif unsurlarından, hatta yöneticilerinden oluşacaktır. Dolayısıyla, hem kitlenin gözünde sınıf mücadelesini temsil edeceklerdir hem de doğal olarak sınıf meselelerini propaganda faaliyetinde sürekli biçimde dile getireceklerdir. Yani işçi adaylar önerisi kurulacak blokun işçi sınıfına ve emekçilere yönelik bir seçim programı temelinde çalışmasının sigortası olacaktır.

Emek ve özgürlük doğrultusunda mücadele etmek isteyen bütün güçleri, DİP-G'nin bu çağrısına kulak vermeye ve yerel seçimler için bir an önce tartışmaları başlatmaya çağırıyoruz.