Patronlar salgının faturasını işçilere ödetiyor: Örgütlenmekten başka yol yok!

Patronlar salgının faturasını işçilere ödetiyor: Örgütlenmekten başka yol yok!

DİSK’in her ay düzenli olarak yayınladığı Covid-19 raporu bugün DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu tarafından basına açıklandı. DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR), DİSK’e bağlı sendikaların araştırma komisyonları ve bağımsız araştırmacılar tarafından hazırlanan raporda, işçilerin Covid-19 nedeni ile yaşadığı gelir kayıpları açıklandı. DİSK’in uyarılarına rağmen hâlâ Sağlık Bakanlığının Covid-19’un toplumsal boyutuna dair verileri açıklamadığını oysa bu verilerin halk sağlığı açısından ciddi bir önemde olduğunu belirten Arzu Çerkezoğlu, aynı zamanda sendikasız işyerlerinde çalışan işçilerin sendikalı işçilerden daha fazla ekonomik zorluklar yaşadığını vurguladı.

Salgın işçilerin işini ve gelirini vurdu

DİSK-AR’ın raporu DİSK üyesi işçiler arasında yapılan bir araştırmanın sonuçlarını yansıtıyor. Araştırmanın DİSK üyesi olup toplu sözleşme kapsamında ve örgütlü olarak çalışan işçilere ait verilerden oluştuğu düşünüldüğünde, işçi sınıfının çok daha büyük bir kesimini oluşturan örgütsüz işyerlerinde ortaya çıkan sonuçların çok daha kötü olduğunu öngörebiliriz. Rapor, patronların farklı yöntemlerle salgının faturasını işçiye kestiğini ortaya koyuyor. Çalışma biçimlerinin değiştirilmesi, esnek modellerin uygulanması sonucunda işçilerin ciddi bir gelir kaybına uğradığı görülüyor. İşçilerin yüzde 63,3’ü kısa çalışma, işe dönüşümlü gitme, evden çalışma, zorunlu ücretli izin kullandırma gibi uygulamalarla çalışma biçimlerinin değiştiğini belirtiyor. Özel sektörde çalışanlarda çalışma biçimlerinin değiştirilme oranı yüzde 76’ya çıkıyor. Kadın işçiler ise yüzde 81 ile bu konuda yine dezavantajlı konumda bulunuyor. İşten çıkartılanlar (yüzde 1,3) ile ücretsiz izne çıkartılanların (yüzde 1,9) toplamı yüzde 3,2’yi buluyor. İşten çıkartmalar ve ücretsiz izin uygulaması sendikasız işyerlerinde elbette ki çok daha yaygın şekilde yaşanmakta.

İşçiler salgın sürecinde ciddi bir gelir kaybına da uğramış durumda. Kısa çalışma, ücretsiz iznin yanında çalışma saatlerinin düşmesi, fazla mesai gelirlerinin kaybolması sonucunda işçilerin yüzde 35,5’i ücretlerini eksik ya da hiç almadıklarını belirtiyor. Ücret ve gelir kaybı yaşayan kadın işçiler yüzde 42 ile yine daha kötü durumda. Her üç işçiden ikisi salgın sürecinde borçlarının arttığını, kredi kartı borçlarını, faturalarını ödemekte güçlük çektiğini söylüyor. İşçilerin yaklaşık yüzde 3’ü kirasını ödeyememiş ve yüzde 1,7’si de ekonomik sıkıntılarla baş edebilmek için ev, araba vb. mülklerini satmak zorunda kalmış.

Kıdem tazminatı kaldırılırsa ne olur?

Raporun ortaya koyduğu en çarpıcı rakamlardan biri de işçilerin yüzde 63’ünün ücretleri kesildiği takdirde 1 ay dahi geçinebilecek durumda olmadığını belirtmesidir. 1-3 ay arası geçinirim diyenlerle birlikte bu oran yüzde 93’lere varmaktadır. Kıdem tazminatının fona devredilerek kaldırılmasının tartışıldığı bu günlerde bu rakam son derece önemli. İşten çıkartılan bir işçinin kıdem tazminatını alamaması derhal bir ekonomik çöküntü içine girmesi demek. Kıdem tazminatının fona devredilmesi, işten çıkartmanın önünün açılması ve işsizlik karşısında sadece birkaç ay dayanabilecek işçilerin açlığa mahkûm edilmesi demek. Kıdem tazminatının neden kırmızı çizgi olduğunu gösteren en önemli noktalardan biri de işçilerin son derece düşük ücretlere çalışmaları ve birikim yapamamalarıdır. 

İşçiler gıdadan kısmak zorunda kaldı

Salgının başladığı ilk zamanlarda televizyonlar ve basın yayın organları hastalığa karşı bağışıklık sistemini güçlendirecek beslenme önerileriyle dolup taşıyordu. “Kelle paça yiyin” önerisi epey popüler olmuştu. Ancak geçen zaman zarfında işçilerin bırakın salgına karşı bağışıklık sistemini güçlendirmelerini yüzde 40’ının daha ucuz besinlere yönelmek zorunda olduğunu görüyoruz. Daha sağlıklı besinlere yöneldiğini söyleyenlerin sayısı sadece yüzde 20.

Fabrikalar çalışıyor, işçiler hastalanıyor

Salgının ekonomik etkileri böyle iken bizzat virüsün kendisi de işçi sınıfını vurmuş durumda. Ankete katılan 50 işçiden 1’i Covid-19’a yakalandığını belirtiyor. Her üç işçiden biri ise kendisinin ya da çevresindeki arkadaşlarından hastalığa yakalananlar olduğunu söylüyor. İşçiler tedirgin. Ankete katılanların yarısından fazlası, sendikalı ve örgütlü olarak çalıştıkları halde çalışma koşullarının salgına karşı korunmada yetersiz olduğundan şikayet ediyor.   

Örgütlenmek tek yol!

Rapor patronların Covid-19 döneminde işçilerin ücretlerine nasıl saldırdığını DİSK üyesi işçiler nezdinde gösteriyor. Sendikasız işyerlerinde çalışan işçilerin durumunun bu rapordaki rakamlardan daha vahim olduğu açıktır. Salgın döneminde işçilerin sağlığı için birçok fabrikanın üretimini durduran Birleşik Metal-İş Gebze 1 Nolu şube başta olmak üzere çalışmama hakkını kullanan, ücretli idari izin hakkı elde eden işçiler salgına karşı tek çözümün örgütlü mücadele olduğunu göstermiş durumda. DİSK-AR raporunun zayıf yanı, bu mücadelelerin üzerinde yeterince durmaması ve çıkış yolunu vurgulu biçimde göstermemesi. Tabii bu yolu gösterecek olan raporu hazırlayanlardan çok sendika yöneticileridir. DİSK’li işçilerin yaşadığı kayıpları sergilemek, patronların saldırganlığını ortaya koyduğu kadar sendikaların da yetersiz kaldığı yerleri göstermektedir. Oysa önemli ve başarılı mücadele örnekleri vardır. Bunlar DİSK’in tamamına yayılmalıdır. Başarılı örnekler artmalı ve sendikasız işyerlerine de hem çalışma koşullarını iyileştirmek, hem gelirlerinin azalmasını engellemek, hem de salgına karşı korunmak için örgütlenmek için teşvik edici olmalıdır.