Gezi isyanından Kobani serhildanına

“2013 Newroz’undan itibaren yerleşen atmosfer, Erdoğan’ı tepe taklak devrilmekten kurtaran en önemli unsurdur. Kürt hareketi Gezi ile başlayan halk isyanında diplomatik destekle yetinmiştir. (…) Bunu 17 Aralık sonrası ikircikli tavır izlemiştir. (…)

Bütün bunlardan dolayı Kürt hareketine kızıp Kürt halkından umut kesenler bir şeyi unutuyorlar: Kürt halkı artık otuz yılı bulan bir özgürleşme mücadelesinden gelen bir halktır. (…) Rojava bütün bu çelişkilerin düğüm noktasıdır. Kürt gençliği bunun huzursuzluğu içindedir. Ara kadrolar bunun huzursuzluğu içindedir. Kürt halkı bunun huzursuzluğu içindedir. Son dönemde gerilimin artması bundandır. Bu yüzden Kürt halkından umut kesmek, bu coğrafyanın potansiyelini görmezlikten gelmektir.

İhtiyar köstebek koskoca bir dünya tarihi deneyiminin getirdiği bilgelikle bu saflığı yapmaz. O cephede de işini metodik biçimde yapmaya devam edecektir.”

Yukarıdaki satırlar, 31 Mayıs günü Gerçek gazetesinin internet sitesinde yayınlanan “Köstebek” başlıklı yazımızdan alınmıştır. Bugün buna eklenecek pek az şey var. Toz dumanın arasında “eyvah, ülkede kargaşa var” havası kasten ya da bilinçsizce çok fazla yayıldı. 7 Ekim’den sonra yaşanan bir isyandır, Kürtlerin deyişiyle bir “serhildan”dır. Türkiye Gezi ile başlayan halk isyanından sonra bir ikinci isyan yaşamıştır. Bunun bütün sonuçlarını çıkarmak gerekir. Ölülerimize üzülelim, ama başımız dik geleceğe hazırlanmaya devam edelim. Türkiye solu artık halk hareketlerini tanıyamıyor, onlara anlam veremiyor, bu zavallı tavırdan uzak duralım!

Hatırlanması gereken ilk nokta, Türkiye’nin siyasi sisteminin neredeyse bir yıl arayla iki halk isyanıyla sarsılmış olmasıdır. Tarihin esas gelişmesinin büyük kitlelerin tarih sahnesine çıkmasıyla gerçekleştiğini anlamış olanlar, buradaki devrimci potansiyeli görmelidirler. “Köstebek” başlıklı yazımızı okuyanlar, o yazıda, Marx’ın benzetmesine yaslanarak, bu sevimli hayvanı toprak altında, derinden derine hazırlığını sürdüren devrim için bir sembol olarak kullandığımızı hatırlayacaklardır. Köstebek çalışmaya devam ediyor! Birinci sonuç budur.

İkinci sonuç, bu iki isyanın coğrafyasının bir elmanın iki yarısı gibi olduğudur. Gezi isyanı ile Kobani serhildanı, coğrafya olarak birbirini tamamlıyor. Ama bu aynı zamanda her ikisinin de ölümcül zaafına işaret ediyor. Gezi isyanı esnasında Kürt halkının katılımı diplomatik ve sembolik düzeyde kaldı. Diyarbakır ayağa kalksaydı, şimdi Erdoğan tarihe karışmış olurdu. Kürtler yanıldılar. Bugün onlara “misliyle” şiddet uygulayan gücün ayakta kalmasını sağladılar.

Şimdi de tersi oluyor: Gezi’nin “çapulcu”larının büyük bölümü 7 Ekim’den itibaren yaşanan isyanda politik sorunun ne olduğunu anlayamadılar, Kürtlerin yanında durmadılar. Atatürk büstünden kopmuş kafanın yerlerde yuvarlanmasına baktılar, alev alev yanan heykel tutsak etti hayal güçlerini. Oysa başlarını kaldırıp Ortadoğu’da ve Türkiye’de olup bitenleri geniş bir ufukla değerlendirseler, bu coğrafyada laikliğin güvencelerinden birinin ezilen Kürt halkı olduğunu kavrarlardı. DAİŞ’e (IŞİD’e) karşı savaşan Kürtler; sokaklarda Hizbullah’a karşı çarpışan Kürtler; bugün somut olarak AKP’ye karşı mücadele eden Kürtler. Şayet Atatürk’e önem veriyorsanız, laik cumhuriyeti korumaksa amacınız, derdiniz Kürt halkını ezmek değilse, o zaman safınız Kobani serhildanının yanıdır. Kürtlerin yanında yer alan oldu elbette Türkiye’nin batıdaki kentlerinde. Ama bunlar Gezi ile başlayan halk isyanının meydanlara sürüklediği insanlar değildi. Gezi isyanından önce de zaten politik mücadele verenlerdi.

Sonuç, iki isyana rağmen Erdoğan ve AKP’nin ayakta kalması oldu. Ama bu şimdilik böyle. Bu iki güç bir gün bir araya geldiğinde, sadece Türkiye’deki gerici iktidar sarsılmayacak. Aynı zamanda bütün Ortadoğu’da yepyeni bir düzenin kurulmasının temelleri atılmış olacak. Nasıl bir araya gelebilir bu iki güç? En yüksek olasılık şudur: İşçi sınıfı, muhtemelen önümüzdeki dönemde bir aşamada derinleşecek olan ekonomik krizin itişiyle mücadeleye girdiğinde. Her ne zaman o uyuyan dev ayağa kalkar, Tayyip Erdoğan ve AKP’nin bugün o kadar heybetli görünen iktidarı öylesine bir sarsılır ki, hepimiz hep birlikte haykırırız: Güzel kazmışsın, ihtiyar köstebek!

Bu yazı, Gerçek gazetesinin Ekim 2014 tarihli 60. sayısında yayınlanmıştır.