Hayat pahalılığında çeyrek yüzyıllık rekor! Emekçi halk hiç bu kadar hızlı fakirleşmemişti!
Enflasyona ilişkin Temmuz ayı rakamları açıklandı. Enflasyon artmaya, hayat pahalılığı emekçi halkın belini bükmeye devam ediyor. TÜİK’in Temmuz ayı için aylık 2,37 ve yıllık 79,60 olarak açıkladığı resmi enflasyonu dahi artışta gözüküyor. Yaz aylarında bilhassa sebze meyvede ucuzlama olması beklenir ancak tam tersine gıda endeksi TÜFE ortalamasından daha fazla yüzde 3,15 artmış durumda. Akademisyenlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) tarafından yapılan araştırmada ise yıllık yüzde 176’lık bir enflasyon rakamıyla karşılaşıyoruz. Makas 100 puana kadar çıkmış durumda bu sebeple iktidar ENAG’ı sürekli tehdit ediyor ancak bu grubun çalışmalarını durdururlarsa TÜİK’in üzerindeki şaibenin daha da artacağının farkındalar. Çünkü halk ENAG rakamlarını takip etmekten çok çarşıda pazarda karşılaştığı fiyatlarla TÜİK’in rakamlarını karşılaştırıyor. Hükümete ve TÜİK’e yönelik haklı öfke de buradan ortaya çıkıyor.
Ücretliler Geçim Endeksi yüzde 100 artışla 25 yılın en yüksek seviyesinde!
Enflasyona ilişkin bir başka önemli açıklamayı ise Ücretliler Geçim Endeksi’ni hesaplayan İstanbul Ticaret Odası (İTO) yapıyor. Bu istatistik patronların bakış açısıyla ve işçi maliyetlerini öngörmek açısından tutulsa da emek tarafından bakıldığında da anlam ifade ediyor. Son dönemde pek çok özel şirketin çalışanlarına zam yaptığına ilişkin haberler basına yansıyor. Fabrikalarda ve işyerlerinde de küçük çaplı zamlar, primler vb. gözlemliyor. Peki bunlar gerçekten işçinin emekçinin derdine derman olan iyileştirmeler mi? Yoksa patronların sosyal patlama korkusunun yansımaları mı? Çalışan nüfusun yüzde 25 gibi büyük bir bölümünü tek başına istihdam eden İstanbul’da yapılan bu araştırma işçi ve emekçilerin karşılaştığı hayat pahalılığını ifade eden önemli bir gösterge.
İTO’nun açıkladığı Ücretliler Geçim Endeksi yüzde 99,11 ile 1998’den bu yana en yüksek seviyesine çıkmış durumda. Yani iktidar hayat pahalılığında 25 yılın rekorunu kırdı! İTO’nun kendi rakamlarını baz aldığımızda yıllık yüzde 100’den fazla (vergiler çıktığında net 2 katına çıkmak olarak düşünülmeli!) zam almayan bir işçi emekçi net kayıpta demektir. İstanbul’un genelinde de durum ortada. İşçi ve emekçiler hayat pahalılığı karşısında devasa kayıplar yaşamış durumdalar. Ücret zamlarının dönem dönem yapıldığı fiyatların ise her gün arttığı bir ortamda ücret zammı enflasyonun üstünde dahi olsa kayıp söz konusu olmaktadır. Bu yüzden yüksek enflasyon ortamı, patronlara hem görünürde yüksek oranlarla ücret zammı yapıp hem de çalışanların ücretlerini reel olarak düşürme olanağı getirmektedir. Böylece enflasyon patronların elinde işçi sınıfına karşı bir sınıf saldırısı silahına dönüşmektedir.
Her ay gerçek enflasyon oranında otomatik zam (Eşel Mobil) şart!
Hayat pahalılığının işçi ve emekçilerin bütçesinde yarattığı kanamayı durdurmanın tek yolu ücretlerde her ay gerçek enflasyon oranında otomatik zam yapılması. Bireysel ve toplu sözleşmelerde yapılacak zamların bu temel üzerinden gerçekleştirilmesidir. Gerçek enflasyon ifadesini özellikle kullanıyoruz. Çünkü bu yazıda dahi üç ayrı kurumdan üç ayrı enflasyon rakamını aktardık. Bunlardan hangisinin esas alınacağı sorusunun cevabı verilmelidir. Bu meselenin salt akademik ve istatistiksel bir konu olmadığı açıktır. Ücret artışları söz konusu olduğunda işçi ve emekçinin çarşıda pazarda karşılaştığı hayat pahalılığı esas alınmalıdır. Bunun tespiti için de sendikaların, tüketici örgütlerinin ve akademisyenlerin yer alacağı fiyat denetim komitelerinin oluşturulması bu komitelerin hem gerçek fiyatları tespit etmesi hem de mal ve hizmetlere yapılan fahiş zamlara karşı işçi sınıfı ve emekçi halk adına denetleyici bir rol üstlenmesi gerekmektedir.