Diyanetin “piyasa” fetvası Cumhuriyet ile Yeni Akit’i nerede birleştirdi? Biz nerede birleşmeliyiz?

Diyanetin “piyasa” fetvası Cumhuriyet ile Yeni Akit’i nerede birleştirdi? Biz nerede birleşmeliyiz?

Diyanete bağlı Din İşleri Yüksek Kurulunun “İslam’da ticarette kâr haddi var mıdır?” sorusuna verdiği cevapta “fiyatları tayin eden, darlık ve bolluk veren Allah’tır” ifadesi geçen bir hadisi alıntılayarak cevap vermesi tartışma yarattı. Cumhuriyet gazetesi bu ifadeyi manşete çıkararak yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı ortada iken iktidarın dini suistimal ederek sorumluluktan kaçtığı, diyanetin de bu doğrultuda fetva verdiği eleştirisini yaptı. Eleştiri haklıdır ancak bu bunun için diyanetin fetvasına gerek yoktu. Erdoğan ve AKP’nin tüm siyasi pratiği din istismarı örnekleriyle dolu. Fetvanın alıntı yaptığı hadisin güvenilir olup olmadığı ilahiyatçıların konusu.

Diyanetin görüşü hadise değil Adam Smith’e dayanıyor

Ancak gözden kaçan bir nokta var. Diyanet fetvasında bir yorum yapıyor ve İslam dininin fiyatların oluşumunu piyasa şartlarına bıraktığını söylüyor. Esas büyük oyun ve suistimal buradadır. Sermaye sınıfının hakimiyetinin ve kapitalist üretim tarzının bir sonucu olan piyasa mekanizmasını bu şekilde dine bağlamak bir avuç sermayeyi zengin eden ve milyonları açlık sınırına iten sömürü sistemini ebedi ve ezeli ilan etmektir. Diyanetin ortaya attığı bu görüş hadis ve Kurana değil meşhur burjuva iktisatçısı Adam Smith’e ve onu takip eden diğer burjuva iktisatçılara aittir. Bu gerçeği sadece Diyanet ve onu savunan siyasal İslamcı mecralar değil Cumhuriyet gazetesi de es geçiyor.

Aynılar aynı yere ayrılar ayrı yere

Ve bu Türkiye’deki düzen siyasetinin esas gerçeğini gözümüzün önüne seriyor. Bir yanda Batıcı-laik burjuvazinin çıkarını savunanlar diğer yanda İslamcı sermayenin menfaatleri üzerinden siyaset yapanlar birbirleriyle ideolojiye ve hayat tarzına dair amansız bir kavgaya tutuşmuşken kapitalist sömürü düzeninin ezeli ve ebedi olduğunun iddia edilmesinde birleşiyorlar. Ama başka bir gerçek daha var. Fabrikalarda, tersanelerde, özel ve kamu işyerlerinde hayat pahalılığına ve sömürüye karşı işçi ve emekçi mücadeleleri yükseliyor. Cumhuriyet okuyanı da Yeni Akit okuyanı da, CHP’ye oy vereni de AKP’ye oy vereni de iş, aş, hürriyet için mücadelede buluşuyor. Böyle gelmiş ama böyle gitmez diyor, işgal, grev, direniş ve her türlü sınıf mücadelesi yöntemiyle, sermayenin din istismarına ve ideolojik çarpıtmalara dayalı siyasetine karşı sınıf siyasetinin temelini atıyor!      

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2022 tarihli 155. sayısında yayınlanmıştır.