DİSK delegelerinin yanı sıra Devrimci İşçi Partisi’nin de aralarında bulunduğu pek çok siyasi yapının ve yurtiçinden ve yurtdışından sendikaların temsilcilerinin katıldığı ilk gün oturumları, sabah saatlerinde Maltepe taşeron işçilerinin salon önünde DİSK Genel İş İstanbul 2 nolu Şubesi’nin yöneticilerini ve Maltepe Belediyesi’nin CHP’li belediye başkanını protestoları ve okudukları basın açıklaması ile başladı. Protestolar sırasında işçilere küfrederek saldıran CHP’li sendika bürokratları, amaçlarına ulaşamadılar ve işçiler basın açıklamalarını tamamladılar.   Hemen ardından başlayan ilk oturumda Grup Yorum tarafından çalınan Enternasyonal marşına uluslararası delegeler, sosyalistler ve işçilerin önemli bir bölümü ayakta ve kimileri yumrukları havada eşlik ederken, CHP'liler ve onlara yakın sendikacılar yerlerinden bile kalkmadılar. Böylece ana muhalefetin sendikası ile sınıfın sendikası daha ilk andan nasıl farklı olduğunu göstermiş oldu. Ardından DİSK’in son dönemini anlatan bir video gösterimi ve ardından da saygı duruşu yapıldı. Birinci günün gündeminin tümüyle konukların konuşmalarına ayrıldığı genel kurulda ilk sözü genel sekreter Tayfun Görgün aldı. Görgün’ün ardından kendisine söz verilen CHP başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasına başlaması Maltepe Belediyesi taşeron işçilerinin ısrarlı sloganları ve protestoları neticesinde bir süre gecikti.   Konuklar arasında ilk sözü alan Kılıçdaroğlu, önce protestocu işçileri sakinleştirmeye, ardından da bağıra bağıra konuşarak seslerini bastırmaya çalıştı. DİSK’teki bazı sendikaların başına çöreklenmiş olan bürokratların CHP’li olduğunu unutarak sendika ağalığını eleştiren, taşeron sistemini kendi belediyelerinin uyguladığını unutarak taşeron köleliktir diyen Kılıçdaroğlu’nun konuşması orada bulunan işçiler ve sosyalistler açısından soğuk bir şaka gibiydi.   Kılıçdaroğlu’nun ardından bazı örgüt temsilcileri de genel kurula hitaben birer konuşma yaptılar. Devrimci İşçi Partisi Genel Başkanı, yoldaşımız Sungur Savran da bir konuşma yaptı. Sungur Savran konuşmasına DİSK’in esas sahibi olan işçileri Devrimci İşçi Partisi adına selamlayarak başladı. Burjuvazinin işçi sınıfına karşı başta kıdem tazminatı olmak üzere sendika örgütlenme ve grev hakkını gasp etmeye yönelik bir taarruz içinde olduğunu belirterek DİSK’in eski sınıf mücadelesi geleneğine yeniden sahip çıkmadan bu taarruza karşı direnmenin mümkün olmadığını ifade etti. Dünya ekonomisinin 1930’lu yıllardakine benzer bir büyük depresyon içine girdiğini söyleyen Sungur Savran, krizi burjuvazinin krizine çevirmek ve onların mezarını kazmak için yeniden mücadeleyi başlatmak gerektiğini vurguladı. İçinde bulunduğumuz coğrafyanın Yunanistan’dan Mısır’a sınıf mücadeleleri ile çalkalandığına dikkat çeken yoldaşımız, tablonun eksik parçası olan Türkiye işçi sınıfının da mücadeleye soyunarak bu mücadelede yerini alması gerektiğini söyledi. İşte o zaman Türkiye’nin bütün kimyasının değişeceğini ve işçi sınıfının, saflarında patronlara yer olmayan partilerde, Devrimci İşçi Partisi’nde veya başka partilerde örgütlenerek Türkiye’yi toptan ve radikal bir şekilde değiştireceğini ifade etti. Sungur Savran konuşmasını, “Yaşasın sınıf mücadelesi, yaşasın enternasyonalizm, yaşasın sosyalizm!” şiarıyla tamamladı.