ÇKP 20. Kongresi, Kasım 2022 Eylem Dalgası ve Çin’in Geleceği (2): Xi’nin on yıllık icraatı
Emek düşmanı politikalar
Xi’nin on yıllık icraatı yukarıda açıklanan sorunlara çözüm arayışıyla geçti. Üçüncü büyük depresyonun Çin ekonomisi üzerindeki olumsuz etkisini azaltıp sermayenin kârlılığını artırmak için 2015’ten itibaren işçi sınıfına karşı muazzam bir taarruz gerçekleştirdi. İşçi derneklerini ve dayanışma ağlarını ezdi, grev ve direnişlere karşı önceki yönetimden daha baskıcı önlemler aldı.[1] Bu süreçteki kritik dönemeçlerden biri 2018’de Guangdong eyaletindeki Huizhou (Hueyco) şehrindeki Jasic Technology şirketine ait bir fabrikada patlak veren bir grevin ardından yaşandı. Başta Pekin Üniversitesi olmak üzere bir dizi üniversitede bu grevle aktif dayanışma içinde olan çok sayıda solcu (önemli bölümü Maoist) öğrenci tutuklandı.[2] Bu baskı önlemlerinin neticesinde işçi hareketi gerilemeye başladı.[3]
Hu-Wen döneminde proletaryaya verilen önemli maddi tavizlerden biri sosyal sigortanın kapsamının genişletilmesiydi. Xi göreve geldikten kısa süre sonra bazı idareciler önceki yönetimin sosyal güvenlik alanında gerçekçi olmayan vaatlerde bulunduğunu söylemeye başladılar. Emeklilik yaşının yükseltilmesi gündeme alındı.[4]Çin’de kamu sektöründe emeklilik yaşı erkekler için 60, beyaz yakalı kadınlar için 55, mavi yakalı kadınlar için 50. Bu kural Mao döneminden bu yana değişmedi. Hu-Wen döneminde hazırlanan 12. Beş Yıllık Kalkınma Planı (2011-2015) emeklilik yaşı konusunda esnek olunmasını önermişti. Xi’nin imzasını taşıyan 14. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (2021-2025) emeklilik yaşının kademeli olarak yükseltilmesi gerektiği yazıldı. İşçi sınıfının bu plana karşı olduğu biliniyor. Xi yönetimi bugüne kadar bu konuda somut bir adım atmadı.[5]
Sonuç olarak, Xi’nin “ortak refah” ve “Çin rüyası” söylemlerine rağmen, Çin’deki toplumsal eşitsizlikler azalmadı. Sınıfsal ve bölgesel eşitsizliklerin bileşkesini ölçen Gini katsayısı 2012’te 0.47 gibi oldukça yüksek bir seviyeye ulaşmıştı. Xi döneminde katsayı düşmedi, 2020’de yine 0.47 olarak hesaplandı.[6] Dahası, Çinli milyarderlerin kişisel servetlerinin toplam milli gelirdeki payı 2019’da %7’den 2021’de %15’e yükseldi.[7]
Grafik 4. Çin’de Gini Katsayısı (2003-2020)[8]
Cinsiyetçi politikalar
Xi yönetimi, 1979’dan itibaren uygulanan tek çocuk politikasına Çin sermayesinin başını ağrıtan işgücü maliyeti sorununa uzun vadeli çözüm getirmek ve iç tüketimi artırmak için son verdi. Evli çiftlere iki çocuk sahibi olma hakkı 2016’da, üç çocuk sahibi olma hakkı ise 2021’de verildi.[9] Kadınların eğitime ve işgücüne yüksek düzeyde katılımı Çin Devrimi’nin en önemli tarihsel kazanımlarından biri. Tek çocuk politikası da (yarattığı sorunlara rağmen) kadınların kazanımlarını güçlendirdi. Çiftlere çocuk sayısı bakımından tercih özgürlüğü vermek kendi başına bir sorun değil. Ancak, Xi yönetimi bu değişikliği kadınlara annelik rolü ve doğurganlık ödevi dayatan erkek egemen bir kampanyanın bir parçası olarak yaptı.[10] Bu kampanya şimdiye kadar gözle görülür bir sonuç vermedi; doğurganlık oranı artmadı. Mevcut trendin sürmesi halinde bugün 1.4 milyar olan Çin nüfusunun 2100 yılında 800 milyonun altına düşmesi bekleniyor.[11]
Grafik 5. 1949-2021 Arasında Çin’de Doğan Bebek Sayısı (Milyon)[12]
Xi, cinsiyetçi politikalarına engel olarak gördüğü kadın ve eşcinsel hareketlerine de ağır baskı uyguladı. Pekin’de toplu taşıma araçlarında kadınlara yapılan cinsel tacizlere karşı 8 Mart 2015’te bildiri dağıtma hazırlığı yapan beş feminist 6 Mart günü gözaltına alındı ve tam 37 gün nezarette tutuldu.[13] Cinsel taciz konusunu gündeme getiren eylemler ısrarla engellendi. Ünlü kadın tenisçi Peng Shuai (Pang Şuay) 2 Kasım 2021’de sosyal medya platformu Weibo’da bir mesaj yazarak ÇKP Politbüro Daimî Komitesi (PDK) eski üyesi, 2013-2018 arasında başbakan yardımcılığı yapan Zhang Gaoli’nin (Cang Gaoli) kendisine tecavüz ettiğini açıkladı. Bu mesaj çok geçmeden internet sansürcüleri tarafından silindi. Konu hakkında haber yapılmasına izin verilmedi. Peng iki haftaya yakın süre boyunca ortadan kayboldu, büyük ihtimalle tehdit edildi ve kamuoyu önünde konuyu bir daha gündeme getiremedi.[14]Kısacası, Xi işçi sınıfına olduğu kadar kadınlara da düşman bir politika izledi.
Ulusal sorunlara baskıcı çözüm arayışları
Xi ağırlaşan ulusal sorunları da devlet şiddetini geçmişle mukayese edilemeyecek bir düzeye çıkararak çözmeye çalıştı. Çin devletinin Sincan’da kurduğu (ve “mesleki eğitim merkezleri” olarak tanımladığı) kamplarda 2014-2019 arasında çok sayıda Uygur tutuldu. Gözaltında kayıplar, seyahat kısıtlamaları, dijital gözetim gibi uygulamalar gündelik hayatın parçası haline geldi.[15] Han nüfusu transferinden sorumlu Sincan Üretim ve İnşaat Birlikleri kurumunun personel sayısı 2019’da 3 milyon 250 bine ulaştı. 2016-2019 arasında Sincan nüfusunda yaşanan 1 milyon 250 binlik artışın yaklaşık üçte biri bu kurumun personel sayısındaki artıştan kaynaklandı.[16] Ünlü Uygur entelektüeli İlham Tohti bölücülük suçlamasıyla 2014’te ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.[17] Han şovenizmi ile yerleşimci-kolonyalizmin derinleşmesi, Han-Uygur ilişkilerini zehirlerken dinci-gerici akımların Uygurlar üzerindeki etkisini artırıyor.
Hong Kong meselesi, Xi’nin baskı yoluyla ciddi mesafe alabildiği başlıklardan biri oldu. Bilindiği gibi, Britanya emperyalizmi 150 senelik sömürgesi Hong Kong’u 1997’de Çin Halk Cumhuriyeti’ne devretti. O aşamadan itibaren Hong Kong “tek ülke iki sistem” politikası çerçevesinde bir “özel idari bölge” statüsüne sahipti. Hong Kong sermayesinin Batı sermayesi ve devletleri ile (özellikle de ABD ve Britanya ile) yakın ilişkilere sahip fraksiyonu varlığını sürdürdü. İlave olarak, serbest seçimlerin, örgütlenme, toplantı ve gösteri hakkının korunması sayesinde Hong Kong Çin rejimine muhalif (soldan sağa) her kesimin örgütlenebildiği, sesini çıkarabildiği bir bölge olmaya devam etti. Çin devleti ise anakaraya bağlı bir sermaye fraksiyonunun oluşumunu destekleyerek ve mevcut özgürlükleri kenarından köşesinden tırpanlayarak Hong Kong’un özerkliğini bir ölçüde aşındırmaya başardı. Bu konudaki en sert ve kesin adımı atmak Xi’ye nasip oldu. 2014’te Hong Kong seçimlerine katılacak adaylara Çin devleti tarafından onaylanma şartı getirildi. Bu kararın ardından Şemsiyeler Hareketi üç ay boyunca Hong Kong caddelerinde kitlesel eylemler yaptı. 7.5 milyon nüfuslu adada harekete 1 milyondan fazla kişi katıldı.[18] Çin devleti gösteriler karşısında herhangi bir taviz vermedi. Böylelikle Hong Kong’daki en temel demokratik hak ortadan kaldırılmış oldu. Bunun ardından ÇKP muhaliflerine yönelik baskılar katmerlendi.
Hong Kong’un özerkliğini ortadan kaldırmaya yönelik ikinci hamle 2019’da yapıldı. Bölge yönetiminin Hong Kong’da tutuklanan kişileri anakaraya iade etmesine izin veren bir yasa gündeme getirildi. Bu tasarıya karşı 2019 ve 2020’da iki milyonu aşkın kişinin katıldığı gösteriler yapıldı, polisle eylemciler arasında sert çatışmalar yaşandı.[19]Eylül 2019’da Hong Kong idaresi yasanın bir bölümünü değiştirmeyi kabul etti.[20] Bunun hemen ertesinde, Kasım ayında yapılan yerel seçimlerde özerklik yanlısı adayların başarısından rahatsız olan Xi, COVID-19 pandemisi nedeniyle yapılan kapanmaları fırsat bilerek nihai bir taarruza geçti. Mayıs 2020’de çıkarılan Milli Güvenlik Yasası ile bölgenin özerkliğine fiilen son verildi. Geçmişte önemli eylemler örgütleyen Hong Kong Sendikalar Konfederasyonu devletin yoğun baskısı sonucunda 3 Ekim 2021’de kendini feshetti. Basına sansür kondu, çok sayıda özerklik yanlısı siyasetçi ve eylemci gözaltına alındı, on binlerce kişi Hong Kong’dan kaçtı.[21]
Başka kesimler de artan baskıdan nasibini aldı. Örneğin 9 Temmuz 2015’te 300’den fazla insan hakları avukatı gözaltına alındı; daha sonra serbest bırakılanların bir bölümü ev hapsinde tutuldu.[22] Zaten cılız olan akademik özgürlükler de iyice tırpanlandı. Akademisyenlerin yaptığı yayınlar sıkı bir denetime tabi tutuldu. Güçlendirilen hafiyelik sistemiyle öğrencilerin derslerde açıkladığı görüşler takip edildi, sakıncalı bulunan görüşleri açıklayanlar cezalandırıldı.[23]
İç güvenlik bütçesi ile milli savunma bütçelerini karşılaştırarak yukarıda çizdiğimiz tabloyu tamamlayabiliriz. İç güvenlik bütçesi milli savunma bütçesini ilk kez 2010 yılında (yani Hu-Wen döneminin ikinci yarısında) geçmişti. İç güvenlik bütçesinin dış güvenlik bütçesine oranı (Xi’nin ilk yılı olan) 2013’te %105.1’di; bu oran 2016’da %113’e çıktı.[24] Kısacası, ABD önderliğindeki askeri kuşatmanın arttığı bir dönemde dahi Çin devleti iç güvenliğe ordudan daha fazla kaynak ayırıyor. Bu durum, Çin devletinin işçi, kadın ve ulusal hareketleri baş tehdit olarak gördüğünü ortaya koyuyor.
Sermaye, parti ve devlet içinde geniş çaplı tasfiyeler
Xi bir yandan proletaryanın mücadeleci kesimlerini acımasızca ezerken diğer yandan halkın hoşuna gidebilecek şeyler yapmaya, yolsuzluklara bulaşmayan, zenginlerin hizmetkârlığını yapmayan, dürüst lider profili çizmeye çalışıyor. Toplumun gözünde sınıflar üstü bir konuma yerleşebilmek için geniş çaplı yolsuzluk operasyonlarına imza attı, bazı büyük şirketlere cezalar kesti ve bazı burjuvaları hapsetti. Bu uygulamalar, parti-devletinin halkın gözündeki prestij kaybını durdurmanın yanı sıra bürokrasi ve burjuvaziyi disipline etmeyi ve partiye daha sıkı biçimde bağlamayı amaçlıyor. Xi bunu yaparak parti içindeki rakiplerini ve onların sermaye sınıfı içindeki bağlantılarını da zayıflatmaya çalışıyor.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, Xi’nin ailesi de diğer üst düzey bürokratlar gibi zenginleşmişti. Bu nedenle, temiz lider imajı verip başkalarından hesap sormaya kalkmadan evvel ailesini iş hayatından çekti. Aile fertlerinin ellerindeki şirket hisselerini satmalarını, ortaklıklarını tasfiye etmelerini sağladı.[25] Ardından geniş çaplı yolsuzluk operasyonları yaptı. Son on yıl içinde 100 bin civarında alt ve orta kademeli yönetici ile birkaç yüz üst düzey yönetici yolsuzluk soruşturmaları kapsamında tutuklandı. Bu operasyonların önemli bölümü Xi’nin rakiplerini hedef aldı. Xi, 2016’da yaptığı bir konuşmada partiyi bölmek için “siyasi kumpas faaliyetleri” yapıldığını söylemişti. Cumhurbaşkanı yardımcısı Wang Qishan (Vang Çişen) ertesi sene benzer bir açıklama yaparak bazı üst düzey yöneticilerin “partiyi ve devlet iktidarını ele geçirmeye” çalıştığını söyledi.[26] ÇKP içindeki hesaplaşma, yolsuzluk operasyonlarının yönünü belirledi. İlk hedef Hu-Wen sonrası parti yönetimi için Xi Jinping ile rekabete giren Bo Xilai kliği oldu. Kasım 2012’deki 18. Kongre’nin hemen öncesinde Bo yolsuzluk ve eşinin karıştığı cinayet nedeniyle tutuklandı.[27] O dönemde Bo’nun Xi’ye karşı bir darbe hazırlığı içinde olduğu, aslında bu nedenle tutuklandığı söylentileri yayılmıştı. Hakkındaki tasfiye planını Bo’ya sızdırdığı söylenen 2002-2007 döneminin Politbüro Daimî Komitesi üyesi ve Kamu Güvenliği Bakanı Zhou Yongkang (Co Yongkang) 2013’te yolsuzluk soruşturması geçirdi. Zhou müebbet hapis cezasına çarptırıldı ve ailesine ait 14 milyar dolarlık servete el kondu.[28] Görevi başındaki veya emekli PDK üyelerinin tutuklanmaması teamülünün ilk defa çiğnendiği Zhou vakası, ÇKP tarihinin en büyük tasfiyelerinden biri olarak tarihe geçti.[29]
ÇKP’nin ak saçlıları olarak bilinen Hu Jintao’nun Komünist Gençlik Örgütü kliği ile Hu’dan önceki cumhurbaşkanı Jiang Zemin’in Şanghay kliği, Xi Jinping’i nispeten rahat kontrol edebileceklerini hesaplayarak Bo Xilai’ın tasfiyesine yardımcı olmuşlardı. Xi’nin kendileri için en az Bo kadar tehlikeli olduğunu çok geçmeden anladılar. Eski başbakan Wen Jiabao’nun ailesinin 2.7 milyar dolarlık servetinden yukarıda bahsetmiştik. Wen ailesine para işlerinde yardımcı olan Duan Weihong (Duan Veyhong) 2017’de tutuklandı. Wen, soruşturmanın derinleşmemesi karşılığında Xi’ye biat etti.[30]
Xi rakiplerini sindirmekle yetinmedi, partiyi eskisinden daha fazla homojenleştirmeye de çalıştı. ÇKP yönetimleri, parti yönetimine açıkça karşı çıkmamak ve yönetimi ele geçirmeye çalışmamak koşuluyla yerel ölçekte farklı deneylerin uygulanmasına belirli ölçüde tolerans gösteriyorlardı. Örneğin Deng Xiaoping, ulusal ölçekte uyguladığı dekolektivizasyon programına uymayarak tarım üretimini yeniden kolektifleştiren Henan (Hınan) eyaletindeki Nanjie (Nancie) Köyü’ndeki alternatif deneye izin vermişti. Deng’ın 4 Haziran 1989’daki Tiananmen Katliamı’nın emrini veren kişi olduğu hatırlandığında Nanjie modeline gösterdiği toleransın sebebinin demokratlık olmadığı anlaşılır. Deng ve ardılları, bu tür yerel inisiyatiflere izin vererek parti içindeki fraksiyonlara belirli bir alan açmayı ve bu sayede fraksiyon çatışmasını kontrol edebilmeyi hedefliyorlardı. Örneğin Çin genelinde özelleştirme ve piyasalaştırma politikaları tam gaz devam ederken Nanjie Köyü Mao Zedong’un akrabalarının, bazı parti yöneticilerinin, ordu komutanlarının ve çeşitli Maocu grupların (özellikle de ÇKP’ye karşı çıkmayan, ona bağlı kalan Maocular) zaman zaman ziyaret ettiği ve alternatif olarak gösterdiği bir yerel deneyim haline geldi. Farklı fraksiyonlarına alan açan başka deneylere de tolerans gösteriliyordu. Xi döneminde bu tavır terk edildi. Nanjie dahil pek çok deneyin farklılıklarına yapılan vurgu azaltılarak tümünün “Xi Jinping Düşüncesi”ne uyumluluğu vurgulandı. Bu tektipleştirici tavır, parti içindeki farklılıkların kontrollü biçimde sürdürülebilmesini engelleyerek (Xi’nin hedefinin aksine) bir istikrarsızlık kaynağına dönüşebilir.[31]
Xi yolsuzluk operasyonlarına ilaveten büyük şirketleri sıkı düzenlemelerle ve rekor para cezalarıyla yola getirmeye çalıştı. Xi’nin kapitalist üretim ilişkilerini değiştirmeye, kapitalist restorasyonu tersine çevirmeye elbette niyeti yok. Yukarıda açıklandığı üzere, işçi hareketinin ve solun üzerine acımasızca gidiyor. Bununla birlikte, Xi’nin Çin’in devlet kapitalizmi niteliğini güçlendirmek istediği aşikâr. Üçüncü büyük depresyon döneminde dünya çapında neoliberalizmin törpülenmesi ve devletin ekonomideki ağırlığının artması dikkate alındığında Xi’nin devlet kapitalizmindeki ısrarı anlaşılır. Emperyalist devletler dahil 1980’lerden beri neoliberal politikalar uygulayan çok sayıda devlet depresyondan çıkmak için ekonomiye kapsamlı müdahaleler yapmak zorunda kaldı. Bu koşullarda normal olan şey Çin’de devletin ekonomideki rolünün azalması değil artması.
Xi döneminde devlet ekonomiye müdahale ederken sermayenin finansal spekülasyoncu kanadını zayıflatmaya ve teknolojik inovasyona ağırlık veren kanadını güçlendirmeye özen gösterdi. “Çin’in Warren Buffet’ı” lakabıyla bilinen Fosun International Limited’in CEO’su Guo Guangchang (Guo Guangçang) 2015’te birkaç kez gözaltına alındı. Çin Bankacılık Düzenleme Komisyonu, Haziran 2017’de HNA, Fosun International Limited, Dalian Wanda Group ve (yukarıda spekülasyonlarına değindiğimiz) Anbang Insurance Group şirketlerini “sistemik risk” ilan etti ve yurtdışındaki yatırımlarına yönelik inceleme başlattı. Şubat 2018’de Anbang kamulaştırıldı ve CEO’su Wu Xiaohui (Vu Şiaohuey) tutuklandı.[32]
Operasyonlar Çin’in teknoloji şirketlerine ve dijital platformlarına da sıçradı. Bilindiği gibi, bu tip firmaların düzenlenmesine yönelik arayışlar ve bu çerçevede gündeme gelen yaptırımlar son dönemde kapitalist devletlerin ekonomiye artan müdahalesinin önemli bir boyutu haline geldi. ABD, Avrupa ülkeleri, Avustralya, Brezilya ve Hindistan’da Apple, Google, Facebook ve Uber gibi şirketlere piyasada tekel kurma, veri güvenliğini ihmal ve tüketici haklarını ihlal gerekçeleriyle büyük cezalar kesildi.[33] Çin devleti de aynısını yaptı. Xi’nin tavrının ayırıcı özelliği bu cezaların siyasi müdahale ve baskılarla iç içe geçmesi. Xi, devlet kapitalizminin gevşetilerek ekonominin daha fazla liberalleşmesini tavsiye eden yahut ÇKP’nin iktidar tekelini (ima yoluyla da olsa) sorgulayan burjuvalara tahammül edemiyor. Para cezalarını polisiye baskıyla harmanlayarak burjuvalara “ayağınızı denk alın” mesajı gönderiyor. ÇKP üyesi burjuvaların en ünlüsü, Alibaba online alışveriş sitesinin, Alipay online ödeme uygulamasının ve Ant şirketler grubunun sahibi, Çin’in bir numaralı zengini Jack Ma’nın başına gelenler bunun en çarpıcı örneği. Ma, Ekim 2020’de Çin Halk Bankası’nın ev sahipliğini yaptığı bir toplantıda devlet bankalarının küçük ve orta ölçekli özel şirketlere kredi konusunda cimri davrandığını, gereğinden fazla koşul ileri sürdüğünü, devletin aşırı müdahalesiyle dijital finans sektörünün kısıtlandığını söyledi. Xi’nin bu açıklamaya cevabı sert oldu. Söz konusu konuşmayı izleyen üç ay boyunca Ma ortadan kayboldu. Ev hapsinde tutulduğu dedikoduları ayyuka çıktı. Ant Grubu’nun Şanghay ve Hong Kong borsalarında yapacağı 34 milyar dolarlık halka arz işlemi son dakikada iptal edildi. Nisan 2021’de Alibaba’ya tekelci pratikleri gerekçesiyle 2.8 milyar dolar ceza kesildi. Bu süreçte Ant Grubu’nun hisseleri ciddi değer kaybetti. Neticede Ma’nın sesi kesildi.[34]
Başka şirketler de benzer uygulamalarla karşılaştı. Online ulaşım platformu (“Çin’in Uber’i” denebilir) Didi firmasına veri güvenliğini ihlal ettiği gerekçesiyle Temmuz 2022’de 1 milyar 190 milyon dolar ceza kesildi.[35] Bir kısmı Amerikan borsalarında işlem gören online eğitim kurumlarına gerçek dışı reklam yaptıkları gerekçesiyle 2021’de peş peşe ağır para cezaları kesildi. Ocak 2013’te Pekin’de bir hayır kurumunun gıda israfına karşı başlattığı kampanya kısa süre içinde Xi’nin liderliğinde “Temiz Tabak” adlı ulusal bir kampanyaya dönüştü. Nisan 2021’de gıda israfına karşı bir yasa çıkarıldı. Kampanya sırasında lüks restoranlarda ziyafet veren bürokratlar hedefe kondu, çektikleri videolarda büyük miktarda gıdayı görgüsüzce israf ederek şovlar yapan sosyal medya fenomenlerinin kulağı çekildi.[36] Xi, tüm bu uygulamalarıyla haksız kazançlarla, görgüsüz zenginlerle mücadele eden, eğitimde fırsat eşitliği sağlamaya uğraşan, halkı düşünen bir lider imajı çizerek alt sınıflar nezdinde rıza üretmeye çalıştı.
Politik motivasyonu daha net olan tasfiyeler de yaşandı. Örneğin yukarıda anılan ultra-zenginlerin Taishan Kulübü’nün 2021’de kendini tasfiye etmesi sağlandı.[37] Çin’de eski kuşak parti-devlet yöneticilerinin yine üst düzey konumlara yükselebilen çocuklarına “prens” lakabı takılıyor. Tasfiye ettiği rakibi Bo Xilai’ın babası gibi Xi Jinping’in babası da eski parti-devlet yöneticisiydi. Partide, devlette, iş dünyasında ve akademide çok sayıda prens var. Partinin ak saçlılarından farklı olarak, bu prenslerden bazıları yalnızca ekonomik anlamda değil siyasi anlamda da liberal bir çizgiyi savunuyorlar, ÇKP’yi bazen sert biçimde eleştiriyorlar. Bu prenslerden bir kısmı Xi’nin hışmına uğradı. “Çin’in Donald Trump’ı” lakabıyla bilinen emlak baronu Ren Zhiqiang (Ren Cıçiang) bunların en ünlüsü. Xi iktidara gelir gelmez Ren ile uğraşmaya başlamıştı. Wen Jiabao’nun serveti hakkında tek kelime haber yapmayan devlet televizyonu CCTV, Ren’in sahibi olduğu Huayuan emlak şirketinin devlete büyük miktarda vergi borcu olduğunu duyurunca Ren CCTV’ye “dünyanın en aptal domuzu” demişti. Ren açık sözlülüğü nedeniyle halk (özellikle de orta sınıflar) arasında çok popüler bir figürdü. Sosyal medya platformu Weibo’da 37 milyon takipçisi vardı. Ren “halkın devleti ne zamandan beri partinin devleti haline geldi?” diyerek Xi’yi hedef alınca Weibo hesabı kapatıldı. Ren’in Şubat 2020’de yayımladığı bir blog yazısında Xi’nin Wuhan (Vuhan) kentinde patlak veren COVID-19 salgınına karşı aldığı önlemleri alaya alması bardağı taşıran son damla oldu. Ren, dezenformasyon suçlamasıyla 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı.[38]Prens kuşağının bir diğer ünlü temsilcilerinden (kadın olduğu için “prenses” demek daha doğru), ÇKP’ye bağlı Merkezi Parti Okulu’nun Parti İnşası Merkezi’nde profesör olan Cai Xiang (Say Şiang) ise önce Ren Zhiqiang’ı savunarak şimşekleri üzerine çekti, ardından Xi’ye “mafya babası” dediği bir telefon tapesi medyaya sızınca partiden atıldı; halen ABD’de sürgünde yaşıyor.[39]
Pandemiyle mücadelenin görkemli başarısı ve acıklı iflası
Xi dönemini ele alırken COVID-19 pandemisini es geçmek olmaz. Pandemiyle mücadele sırasında yapılanlar ve yapılamayanlar Xi iktidarının bakış açısını, gücünü ve zaaflarını net olarak ortaya koydu. Aralık 2019’da Wuhan’dan salgın haberleri gelmeye başladığında Çin devletinin ilk tepkisi haberi yayanları gözaltına almak, sosyal medyayı sansürlemek ve salgını inkâr etmek oldu. Resmi medya, salgın dedikodularının yalan olduğunu, halkı paniğe sevk etmeyi amaçladığını yazdı.[40] Mızrak çuvala sığmadığında Çin devleti konuya ciddiyetle yaklaştı. Ülkeye giriş-çıkışların sınırlanması, sokağa çıkma yasağı, nüfusun tamamına sık sık test yapma ve pozitif vakalı kişileri testleri negatife dönene kadar toplumdan izole etme pratikleri derhal uygulamaya kondu. Nüfusu 10 milyonu aşkın Wuhan kentinde 76 gün süren başarılı bir kapanmayla salgının ilk dalgası sona erdirildi. Bu ilk aşamada devlet kurumları salgınla mücadelede halkı seferber etmeyi başardı.[41] Ayrıca, 2020’nin başından itibaren Çin devleti COVID-19 hakkında topladığı bilgileri dünyayla paylaşmaya, başta maske kullanımı olmak üzere bir dizi önlemin derhal uygulanması yönünde uyarılar yapmaya başladı. Wuhan’daki kapanmanın başarıyla sonuçlanmasının özgüveniyle devlet salgının patlak verdiği her yerde sıfır vakaya ulaşana kadar kapanma uygulamayı pandemiyle mücadelede temel strateji olarak benimsedi. “Sıfır vaka” politikası adı verilen bu strateji, hem Xi’nin oluşturmaya çalıştığı sınıflar üstü lider imajının temel motiflerinden birine, hem de kapitalistleri ve bürokratları hizaya getirmeye yarayan bir enstrümana dönüştü. Bu sayede Xi liderliğindeki parti-devletinin sermayenin kârlarına değil insan hayatına öncelik verdiği mesajı verildi. “Sıfır vaka” politikasının tavizsiz uygulanması partiye ve devlete sadakatin temel ölçütlerinden biri olarak tanımlandı. Bu çizgiden taviz verdiği düşünülen bürokratlar cezalandırıldı.[42]
Tüm dünya pandemi nedeniyle 2020’de insani ve ekonomik yıkım yaşarken Çin sıfır vaka politikası sayesinde pandemiyle mücadelede en başarılı ülke haline geldi.[43] Wuhan karantinası sayesinde ülkenin geri kalanı pandemiden nispeten az etkilendi. Kişi başına milli gelir bakımından dünya ortalaması 2020’de %4.3 oranında azalırken, Çin’de %2 arttı. 2021’de dünya ortalaması %4.8, Çin’de %8 oldu.[44] Kısacası, Çin’in ekonomik performansı pandeminin ilk iki yılında dünyanın geri kalanından pozitif yönde ayrıştı. Çin şirketleri büyük miktarda maske, test kiti ve inaktif aşı üretmeyi başardılar. Nüfusun yaklaşık %90’ı aşılandı.[45] Çin devleti de yoksul ülkelere bol miktarda aşı ve maske hibe ederek pandemiyi diplomatik fırsata çevirdi.[46]
Ancak, 2021’nin sonlarından itibaren bu politikanın sınırları belli olmaya başladı. Moderna ve Pfizer-Biontech gibi Batılı şirketlerin geliştirdiği mRNA aşılarının Sinovac ve Sinopharm gibi Çin şirketlerinin geliştirdiği inaktif aşılara nazaran bağışıklık sağlamada çok daha başarılı olduğu kanaati yaygınlaştı.[47] Mart 2020’de Çin’in Fosun Pharma şirketi ile Amerikan Pfizer şirketi arasında Pfizer-Biontech mRNA aşısının Çin’e ithalini sağlayacak bir anlaşma yapıldı. Xi yönetimi bu anlaşmayı onaylamadı.[48] Bunun yerine, Çin’in yerli şirketlerinin mRNA aşısı üretmesini öngören, ekonomik milliyetçi, ithal ikameci bir politika benimsendi. Bir yandan resmi medya aracılığıyla Çin’in inaktif aşılarının Batı’nın mRNA aşılarından daha etkili olduğu safsatası yayılırken,[49] diğer yandan Çinli firmalara mRNA aşısı geliştirme görevini verildi.[50] En az sekiz Çin şirketinin mRNA aşısı geliştirmeye çalıştığı biliniyor.[51] Ancak, Çin’in resmi makamları bugüne kadar tek bir yerli mRNA aşısına dahi kullanım izni vermiş değil. Batılı mRNA aşıları 2021’de dünya çapında birkaç doz uygulanırken Çin menşeli mRNA aşısı ilk kez Eylül 2022’de (Çin’den değil, Endonezya’dan!) kullanım onayı alabildi.[52] Ayrıca, Moderna firması Çin’in mRNA aşısı konusunda bilgi ve teknoloji paylaşma talebini reddetti.[53]
Çin halkının etki düzeyi düşük olduğu düşünülen inaktif aşılara bağımlı kalması, yönetimi her yeni salgında uzun kapanmalar uygulamaya mecbur hale getirdi. Bu durum, 2022’de ülkeyi ekonomik olarak sıkıştırmaya başladı. En önemli metropollerden biri olan Şanghay Nisan ve Mayıs’ta kapanmak zorunda kaldı.[54] Başka kentlerde de uzun süreli kapanmalar yaşandı. Bu çıkışsızlık hali halkın tahammül sınırını fazlasıyla zorladı. Kısacası, Xi’nin esneklikten yoksun aşı milliyetçiliği Çin’in bilim ve teknolojide Batı’dan hâlâ çok geride olması gerçeğine toslayarak başarısızlığa uğradı. Bir yarı-çevre ülkesi olan Çin’in emperyalistler ligine çıkmasının zorluğu bu vesileyle bir kez daha görüldü. Bu konuya yazının sonunda, Kasım 2022 eylem dalgasını analiz ederken tekrar döneceğiz.
Kuşak Yol Girişimi, Made in China 2025 ve emperyalizmin yanıtı
İç çelişkileri özetledikten sonra nihayet dış çelişkilere geçebiliriz. Üçüncü büyük depresyonun başlamasından sonra başta ABD sermayesi ve devleti olmak üzere emperyalizm ile Çin’in yarı-çevre kapitalizmi arasındaki çelişkilerin arttığını yukarıda kaydetmiştik. Xi’nin damgasını taşıyan iki strateji, bu çatışmayı bir üst seviyeye çıkardı. Bunlardan ilki olan, 2013’te kurulan Kuşak-Yol Girişimi (KYG), Avrasya, Afrika ve Latin Amerika arasındaki ulaşım ve lojistik altyapısını geliştirerek Çin’in hammaddelere erişimini kolaylaştırmayı ve ihracatını artırmayı hedefliyor. KYG çerçevesinde 2015’te kurulan ve finansmanının üçte biri Çin tarafından karşılanan Asya Altyapı Yatırım Bankası, çevre ve yarı-çevre ülkelerinin altyapımı yatırımı için gereksindiği krediler konusunda öteden beri söz sahibi olan ABD kontrolündeki Dünya Bankası’na alternatif olmayı amaçlıyor. Bugüne kadar 146 ülke KYG’ye katıldı.[55] Ancak, Türkiye dahil olmak üzere bu ülkelerin çoğunun “Çin yanlısı” olmadığını, ABD-Çin rekabetinden yararlanarak Çin’den ucuz kredi ve hibe alma peşinde olduğunu akılda tutmak gerekiyor. KYG bir dizi önemli sorunla boğuşuyor. Çin devleti girişim kapsamında verdiği borçları tahsil etmekte büyük güçlüklerle karşılaşıyor. Borç alan devletler, Batı ile yakınlaşma kartını kullanarak borç erteleme ve silme tavizleri koparıyorlar. Ekonomik durgunluğun da etkisiyle bu durum Çin’in devlet bütçesine ciddi bir yük bindirmeye başladı.[56] Dahası, Sri Lanka gibi örneklerde görüldüğü gibi, Çin devleti tahsil edemediği kredilerle inşa edilen altyapılara el koymaya yeltendiğinde Batı medyası ve devletleri tarafından “emperyalist” olmakla suçlanıyor. Çin bu suçlamalardan çekindiği için kolaylıkla geri adım atıyor.[57]
Grafik 6. 2000-2017 Arasında Çin ve G7 Ülkelerinin Gerçekleştirdikleri Uluslararası Kalkınma Finansmanı (Milyar Dolar)[58]
2015’te ilan edilen “Made in China 2025” stratejik planı Xi’nin emperyalizmle rekabet etmek için attığı en önemli adım oldu. Bu plan Çin’in yarı-kalifiye ve ucuz işgücüne dayalı, düşük teknolojili ve düşük katma değerli üretimden kalifiye işgücüne dayalı, yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli üretime geçmesini amaçlıyor. Bu çerçevede başta yarı-iletkenler (mikroçipler) olmak üzere “ana materyaller” olarak belirlenen ürünlerde ülkenin kendine yeterlik oranının 2025’te %70’e çıkarılması, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıldönümü olan 2049’da dünya teknoloji piyasasına hâkim olması hedefleri kondu.[59] Teknolojik üstünlüğün emperyalizmin belirleyici özelliklerinden biri olduğu dikkate alındığında,[60] Çin devletinin (adını elbette böyle koymasa da) emperyalist lige çıkmayı hedeflediği anlaşılır.
Emperyalistler, “Made in China 2025” ve Kuşak Yol Girişimi’ne sert yanıt verdiler. Donald Trump 6 Temmuz 2018’de Çin’den gelen 34 milyar dolar tutarındaki ürüne %25 oranında ek gümrük vergisi koyarak ticaret savaşını başlattı. İzleyen dönemde peş peşe ek gümrük vergileri kondu.[61] Huawei ve ZTE gibi Çin’in yüksek teknolojili üretim yapan öncü şirketlerini zayıflatmaya yönelik önemli adımlar atıldı. İran ve Kuzey Kore’ye yönelik ABD yaptırımlarına uymadığı gerekçesiyle ZTE şirketi ABD’ye 1 milyar 190 milyon dolar tazminat ödemeye mahkûm edildi.[62] Aynı gerekçeyle ABD’nin şikâyeti sonucunda Huawei şirketinin kurucusunun kızı ve üst düzey yöneticisi Meng Wanzhou (Mıng Vanco) 2018-2021 arasında Kanada’da ev hapsinde tutuldu.[63] ABD, Huawei’i 2019’da kara listeye aldı, başta mikroçipler olmak üzere kilit teknolojilerin bu şirkete satışını yasakladı.[64]
Joe Biden, Trump’ın başlattığı savaşı daha üst bir seviyeye taşıdı. 7 Ekim 2022’de dünyanın neresinde olursa olsun ABD teknolojisi kullanılarak üretilen mikroçiplerin Çinli şirketlere satışı için ABD’den izin alınması şartını getirdi. Bu yasak kapsamında ABD vatandaşlarının ve yeşil kart sahiplerinin Çin’deki mikroçip üretiminde çalışmalarının önüne engeller kondu.[65] ABD’nin mikroçip alanındaki muazzam gücü göz önünde bulundurulduğunda, bu kararın Çin’e yönelik kapsamlı bir ambargo anlamına geldiği anlaşılır. Emperyalizmin baskısının Çin’in teknoloji atılımı üzerindeki olumsuz etkisi şimdiden belli olmaya başladı. Henüz birkaç yıl önce Apple’ın hâkimiyetini sarsacağı söylenen Huawei, ABD’nin 2019’dan itibaren uyguladığı yaptırımlar nedeniyle önüne koyduğu 5G modernizasyonu hedeflerini gerçekleştiremedi ve Çin’in iç pazarında dahi Apple karşısında geriledi.
Grafik 7. 2019-2022 Arasında Çin Telefon Piyasasında Apple ve Huawei’in Konumu
Emperyalist devletler, ekonomik savaşa paralel olarak Çin’e yönelik kapsamlı bir askeri/jeopolitik kuşatmayı örgütlüyorlar. 2007’de ABD, Avustralya, Japonya ve Hindistan’ın katılımıyla kurulan “Dörtlü Güvenlik Diyalogu” (Quadrilateral Security Dialogue, Quad) Çin tarafından “Asya-Pasifik NATO’su” diye tanımlanmıştı.[66] Ancak, Quad kısa ömürlü olmuş, somut işbirliğine dönüşememişti. 2017’de Trump tarafından yeniden canlandırılan Quad paktı, 2020’den beri zirve toplantılarına Brezilya, Güney Kore, İsrail, Vietnam ve Yeni Zelanda’yı da dahil ederek genişleme arayışına girdi.[67] ABD, Britanya ve Avustralya 2021’de Hint-Pasifik bölgesinde Çin’e karşı Aukus paktını kurdular.[68] Daha önemlisi, NATO Çin’i hedefe oturttu. 14 Haziran 2021’deki Brüksel Zirvesi’nin sonuç bildirgesinde Çin’in “hırslarının ve iddialı davranışının kurallara dayalı uluslararası düzene ve İttifak güvenliğiyle ilgili alanlara yönelik sistemik meydan okuma” anlamına geldiği söylenirken,[69] 29 Haziran 2022’deki Madrid Zirvesi’nin sonuç metninde “çıkarlarımıza, güvenliğimize ve değerlerimize meydan okuyan ve kurallara dayalı uluslararası düzeni baltalamaya çalışan Çin Halk Cumhuriyeti dahil [bazı devletlerin] sistemik rekabeti ile karşı karşıyayız” deniyor.[70]
Kuşak-Yol Girişimi’nin çevre ve yarı-çevre ülkelerini Çin’e yakınlaştırmasını engellemek için alternatif bir küresel yatırım çerçevesi oluşumu da gündemde. ABD, Japonya ve Avustralya bu amaçla Kasım 2019’da “Mavi Nokta Ağı”nı (Blue Dot Network) kurdular.[71] ABD, Almanya, Britanya, İtalya, Japonya, Kanada ve Fransa’yı bir araya getiren Temmuz 2021 tarihli G7 zirvesinde “Daha İyi Bir Dünya İnşa Et” (Build Back Better World, B3W) adında yeni bir girişim kuruldu.[72]
Ukrayna Savaşı sonrasında Rusya ile olan ekonomik ve siyasi ilişkilerini sürdürmesi nedeniyle de Çin hedefe kondu.[73] Nihayet, 1996’da Çin ile ABD’yi savaşın eşiğine getiren Tayvan meselesi yeniden kaşınmaya başlandı. ABD Temsilciler Meclisi başkanı Nancy Pelosi’nin Ağustos 2022’deki Tayvan ziyareti, ABD’nin Tayvan’ın bağımsızlığını tanıma konusunda bir egzersiz olarak okunabilir.[74] Xi Jinping, bunun olması halinde Tayvan’ı anakaraya bağlamak için savaşa girmekten kaçınmayacağını birkaç kez ilan etti.[75] Sincan’ın Kuşak-Yol Girişimi bağlamındaki stratejik önemi, Tibet’in Çin-Hindistan sınır ihtilafı bakımından kritik bir bölge olması da akılda tutulmalı. Çin devletinin bu alanlardaki baskıcı tutumu emperyalistlerin eline ciddi bir koz verdi. Batı basını ve hükümetleri son yıllarda bu konularda ciddi bir propaganda taarruzuna giriştiler.
[1] Yaxue Cao, “Chinese Authorities Orchestrate Surprise Raid of Labor NGOs in Guangdong, Arresting Leaders”, 10 Aralık 2015, https://chinachange.org/2015/12/10/chinese-authorities-orchestrate-surprise-raid-of-labor-ngos-in-guangdong-arresting-leaders/ (erişim tarihi: 31 Ekim 2022); Keegan Elmer, “Five Activists Held in Crackdown”, South China Morning Post, 23 Ocak 2019; Jude Howell, “From Green Shoots to Crushed Petals: Labour NGOs in China”, Made in China Journal, cilt: 6, no: 1, 2021, s. 102-107.
[2] Mimi Lau, “Hard-core Maoists Fight with Students for Workers’ Rights”, South China Morning Post, 11 Ağustos 2018; Shen Mo, “China: Arrests of Maoist Youth Triggers Online Protests”, 10 Şubat 2018, https://chinaworker.info/en/2018/02/10/16980/ (erişim tarihi: 9 Kasım 2022); Christian Shepherd ve Ben Blanchard, “Leading Chinese Marxist Student Taken Away by Police on Mao’s Birthday”, 26 Aralık 2018, https://www.reuters.com/article/us-china-politics-mao-idUSKCN1OP0EK (erişim tarihi: 9 Kasım 2022). Bu grup haricindeki Maoistler de baskılardan nasiplerini aldılar (“Chinese Police Detain Maoist Leftists Ahead of Ruling Party Centenary”, 9 Haziran 2021, https://www.rfa.org/english/news/china/maoists-detentions-06092021114100.html (erişim tarihi: 9 Kasım 2022); Guo Rui ve William Zheng, “Mao Fanatics Get Prison Terms for Tainting Leaders”, South China Morning Post, 12 Ocak 2022).
[3] Çinli Marksist iktisatçı Ying Chen ile yapılan şu mülakat işçi hareketinin yükselişi ve gerilemesi konusunda derli toplu bir çerçeve sunuyor: https://www.youtube.com/watch?v=xdeSCw5a5_U (erişim tarihi: 9 Kasım 2022).
[4] “A State Adequate to the Task”, s. 332-33.
[5] Iori Kawate, “China’s Young and Old Rail Against Raising Retirement Age”, 4 Ağustos 2021, https://asia.nikkei.com/Spotlight/Society/China-s-young-and-old-rail-against-raising-retirement-age (erişim tarihi: 9 Kasım 2022); “How Should China Raise Retirement Age?”, 16 Mart 2021, https://global.chinadaily.com.cn/a/202103/16/WS604fe77ea31024ad0baaf54c_2.html (erişim tarihi: 9 Kasım 2022).
[6] Tom Hancock, “China Needs Cut to Inequality for Common Prosperity: PBOC’s Cai”, 29 Kasım 2021, https://www.bloomberg.com/news/articles/2021-11-29/china-needs-cut-to-inequality-for-common-prosperity-pboc-s-cai (erişim tarihi: 7 Nisan 2022).
[7] Michael Roberts, “China: Xi’s Third Term – Part Two: Property, Debt and Common Prosperity”, 18 Ekim 2022, https://thenextrecession.wordpress.com/2022/10/18/china-xis-third-term-part-two-property-debt-and-common-prosperity/ (erişim tarihi: 18 Ekim 2022).
[8] Hancock, “China Needs”
[9] “China Allows Three Children in Major Policy Shift”, 31 Mayıs 2021, https://www.bbc.com/news/world-asia-china-57303592 (erişim tarihi: 1 Kasım 2022).
[10] Zixu Wang, Xin Chen ve Caroline Radnofsky, “China Proposes Teaching Masculinity to Boys as State is Alarmed by Changing Gender Roles”, 5 Mart 2021, https://www.nbcnews.com/news/world/china-proposes-teaching-masculinity-boys-state-alarmed-changing-gender-roles-n1258939 (erişim tarihi: 5 Ekim 2022); Zhuoran Li ve Jennifer Lee, “Chinese Feminists Caught Between a Rock and the Party”, 15 Temmuz 2022, https://thediplomat.com/2022/07/chinese-feminists-caught-between-a-rock-and-the-party/ (erişim tarihi: 5 Ekim 2022).
[11] Eleanor Olcott, “China’s Demographic Crisis Looms Over Xi Jinping’s Third Term”, 3 Ekim 2022, https://on.ft.com/3RtPgI6 (erişim tarihi: 1 Kasım 2022).
[12] a.g.e.
[13] Wang Zheng, “Detention of the Feminist Five in China”, Feminist Studies, cilt: 41, no: 2, 2015, s. 476-482.
[14] Kai Wang ve Wanyuan Song, “Peng Shuai: How China Censored a Tennis Star”, 8 Şubat 2022, https://www.bbc.com/news/59338205 (erişim tarihi: 9 Kasım 2022).
[15] Bazı kaynaklar, kamplarda 1 milyon civarında Uygurun (yani bölgedeki Uygur nüfusunun yaklaşık %10’unun) tutulduğunu ileri sürüyor (Darren Byler, “Ghost World”, 1 Mayıs 2019, https://logicmag.io/china/ghost-world/ (erişim tarihi: 12 Ocak 2021). Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin konuya ilişkin raporunda ise çok sayıda kişinin kamplarda tutulduğu ama kesin bir sayının verilemeyeceği belirtiliyor (United Nations Human Rights Office of the High Commissioner, “OHCHR Assessment of Human Rights Concerns in the Xinjiang Uyghur Autonomous Region, People’s Republic of China”, 31 Ağustos 2022, s. 18, https://www.ohchr.org/sites/default/files/documents/countries/2022-08-31/22-08-31-final-assesment.pdf (erişim tarihi: 26 Kasım 2022).
[16] Sidney Leng ve Cissy Zhou, “Region’s Population Jumps 18pc from Decade Ago”, South China Morning Post, 13 Mayıs 2021.
[17] “China Jails Prominent Uighur Academic Ilham Tohti for Life”, 23 Eylül 2014, https://www.bbc.com/news/world-asia-29321701 (erişim tarihi: 7 Nisan 2022).
[18] “Hong Kong Çin Toprağıdır!”, 28 Haziran 2022, https://gercekgazetesi1.net/uluslararasi/hong-kong-cin-topragidir (erişim tarihi: 9 Kasım 2022).
[19] “Hong Kong: Tek Ülke, Tek Sistem, İki Rejim”, 27 Ağustos 2019, https://gercekgazetesi1.net/uluslararasi/hong-kong-tek-ulke-tek-sistem-iki-rejim (erişim tarihi: 9 Kasım 2022).
[20] “The Evolution of the Hong Kong Protests”, 22 Kasım 2021, https://edition.cnn.com/videos/world/2019/11/22/hong-kong-china-protests-timeline-lon-orig-bks.cnn (erişim tarihi: 9 Kasım 2022).
[21] Austin Ramzy, “As Hong Kong’s Civil Society Buckles, One Group Tries to Hold On”, 24 Ekim 2021, https://www.nytimes.com/2021/10/24/world/asia/hong-kong-civil-society.html (erişim tarihi: 9 Kasım 2022); Vivian Wang, “‘This Drop Came So Quickly’: Shrinking Schools Add to Hong Kong Exodus”, 11 Ekim 2021, https://www.nytimes.com/2021/10/11/world/asia/hong-kong-population-drop.html (erişim tarihi: 9 Kasım 2022).
[22] Stella Chen, “Lawyer Jailed in ‘709’ Crackdown Freed”, South China Morning Post, 27 Eylül 2022.
[23] “Orwell in the Chinese Classroom”, 27 Mayıs 2019, https://madeinchinajournal.com/2019/05/27/orwell-in-the-chinese-classroom/ (erişim tarihi: 7 Ekim 2022).
[24] Adrian Zenz, “China’s Domestic Security Spending: An Analysis of Available Data”, China Brief, cilt: 18, no: 4, 12 Mart 2018, s. 6.
[25] Michael Forsythe, “As China’s Leader Fights Graft, His Relatives Shed Assets”, 17 Haziran 2014, https://www.nytimes.com/2014/06/18/world/asia/chinas-president-xi-jinping-investments.html (erişim tarihi: 16 Ağustos 2016).
[26] Klaus Heinrich Raditio, “Opinion – Factors Giving Rise to Xi Coup Rumours in China”, 11 Ekim 2022, https://www.e-ir.info/2022/10/11/opinion-factors-giving-rise-to-xi-coup-rumours-in-china/ (erişim tarihi: 1 Kasım 2022).
[27] Bo Xilai olayı hakkında ayrıntılı bir değerlendirme için bkz. Ahmet Devrim, “ÇKP’nin 18. Kongresi: Çin’de Yaklaşan Fırtına ve Devrimcilerin Görevleri”, 7 Kasım 2012, https://gercekgazetesi1.net/uluslararasi/ckpnin-18-kongresi-cinde-yaklasan-firtina-ve-devrimcilerin-gorevleri (erişim tarihi: 12 Kasım 2022).
[28] Benjamin Kang Lim ve Ben Blanchard, “Exclusive: China Ex-security Chief Warned Bo Xilai He Would Be Ousted –Sources”, 15 Nisan 2015, https://www.reuters.com/article/us-china-corruption-zhou-exclusive-idUSKBN0N610C20150415 (erişim tarihi: 16 Ağustos 2016).
[29] Olivia Cheung, “Factional Model-making in China: Party Elites’ Open Political Contention in the Policy Process”, The China Quarterly, cilt: 251, 2022, s. 722.
[30] Deng, “Who Are Xi’s Enemies?”
[31] Cheung, “Factional Model-making”
[32] Rithmire ve Chen, s. 1049.
[33] Federal Trade Commission, “FTC Imposes $5 Billion Penalty and Sweeping New Privacy Restrictions on Facebook”, 24 Temmuz 2019, https://www.ftc.gov/news-events/news/press-releases/2019/07/ftc-imposes-5-billion-penalty-sweeping-new-privacy-restrictions-facebook (erişim tarihi: 27 Eylül 2022); Foo Yun Chee, “Google Loses Challenge Against EU Antitrust Decision, Other Probes Loom”, 14 Eylül 2022, https://www.reuters.com/technology/eu-courts-wed-ruling-record-44-bln-google-fine-may-set-precedent-2022-09-14/ (erişim tarihi: 27 Eylül 2022); Sankalp Phartiyal, “Google Fined $113 Million in Second India Antitrust Penalty”, 25 Ekim 2022, https://www.bloomberg.com/news/articles/2022-10-25/india-antitrust-body-fines-google-113-million-over-app-store (erişim tarihi: 10 Kasım 2022); “Brazil Court Fines Apple, Orders to Sell iPhone With Charger”, 13 Ekim 2022, https://www.reuters.com/legal/brazil-court-fines-apple-orders-sell-iphone-with-charger-2022-10-13/ (erişim tarihi: 10 Kasım 2022); Aoife White, “Apple Prefers Fine to Obeying Antitrust Order, Vestager Says”, 23 Şubat 2022, https://www.bloomberg.com/news/articles/2022-02-23/apple-prefers-fines-to-obeying-antitrust-order-vestager-says(erişim tarihi: 10 Kasım 2022); Josh Taylor, “Uber Faces $26m Fine in Australia Over Misleading Cancellation Warnings and Taxi Fare Estimates”, 26 Nisan 2022, https://www.theguardian.com/australia-news/2022/apr/26/uber-faces-26m-fine-in-australia-over-misleading-cancellation-fee-charges-and-taxi-fare-estimates (erişim tarihi: 10 Kasım 2022).
[34] Shuli Ren, “Jack Ma’s Blunt Words Just Cost Him $35 Billion”, 3 Kasım 2020, https://www.bloomberg.com/opinion/articles/2020-11-03/jack-ma-s-blunt-china-bank-talk-cost-ant-its-35-billion-ipo (erişim tarihi: 7 Kasım 2022); Sam Peach, “Why Did Alibaba’s Jack Ma Disappear for Three Months?”, 20 Mart 2021, https://www.bbc.com/news/technology-56448688 (erişim tarihi: 7 Kasım 2022); Zheping Huang, “Alibaba’s First Sales Miss in Two Years Shows Crackdown Toll”, 3 Ağustos 2021, https://www.bloomberg.com/news/articles/2021-08-03/alibaba-sales-miss-in-sign-spending-has-yet-to-pay-off (erişim tarihi: 7 Kasım 2022).
[35] Evelyn Cheng, “China Fines Didi More Than $1 Billion for Breaking Data Security Laws”, 21 Temmuz 2021, https://www.cnbc.com/2022/07/21/china-fines-didi-more-than-1-billion-for-breaking-data-security-laws.html (erişim tarihi: 7 Kasım 2022).
[36] Bella Huang ve Amy Qin, “Xi Declares War on Food Waste, and China Races to Tighten Its Belt”, 21 Ağustos 2020, https://www.nytimes.com/2020/08/21/world/asia/china-food-waste-xi.html (erişim tarihi: 4 Kasım 2022).
[37] Zheng, “Taishan Club”; Yuan, “Taishan Club”.
[38] Chris Buckley, “China’s ‘Big Cannon’ Blasted Xi. Now He’s Been Jailed for 18 Years”, 22 Eylül 2020, https://www.nytimes.com/2020/09/22/world/asia/china-ren-zhiqiang-tycoon.html (erişim tarihi: 9 Kasım 2022).
[39] Jeremy Goldkorn, “Retired Professor Who Called Xi Jinping ‘Mafia Boss’ Expelled from Party”, 18 Ağustos 2020, https://thechinaproject.com/2020/08/18/retired-professor-who-called-xi-jinping-mafia-boss-expelled-from-party/ (erişim tarihi: 9 Kasım 2022).
[40] Çin devletine bağlı Global Times gazetesi, 1 Ocak 2020 tarihli haberinde Wuhan’da salgın olduğu dedikodusunu yayan 8 kişinin tutuklandığını duyurdu (“Seafood Market Closed After Outbreak of ‘Unidentified’ Pneumonia”, 1 Ocak 2020, https://www.globaltimes.cn/content/1175369.shtml (erişim tarihi: 30 Aralık 2021)). 29 Ocak 2020’de söz konusu 8 kişinin kamuoyunu uyardıkları için takdire şayan olduğunu yazdı (“Eight Wuhan Residents Praised for ‘Whistle-blowing’ Virus Outbreak”, 29 Ocak 2020, https://www.globaltimes.cn/content/1177960.shtml (erişim tarihi: 30 Aralık 2021)).
[41] Yan Hairong, “Mode Switching: The State, Market, and Anti-Covid-19 Shadow of Socialism in China”, Dialectical Anthropology, cilt: 44, 2020, s. 213-221.
[42] William Zheng, “Beijing Punishes Dozens of Officials Over Latest Wave”, South China Morning Post, 22 Mart 2022.
[43] Çin’in pandeminin ilk dönemindeki başarısı hakkında bkz. Ertuğrul Oruç, “Koronavirüs Pandemisinde Türkiye”, Devrimci Marksizm, no: 44, 2020, s. 22-24.
[44] https://data.worldbank.org/indicator/NY.GDP.PCAP.KD.ZG?end=2021&locations=CN-1W&start=2019 (erişim tarihi: 11 Kasım 2022).
[45] “Lockdown Pain Fails to Break Elderly Vaccine Resistance in China”, 5 Temmuz 2022, https://www.bloomberg.com/news/articles/2022-07-04/lockdown-pain-fails-to-break-elderly-vaccine-resistance-in-china (erişim tarihi: 11 Kasım 2022).
[46] Moritz Rudolf, “China’s Health Diplomacy during Covid-19: The Belt and Road Initiative (BRI) in Action”, 26 Ocak 2021, https://www.swp-berlin.org/en/publication/chinas-health-diplomacy-during-covid-19 (erişim tarihi: 7 Mart 2021).
[47] Hong Kong’ta yapılan ve dünyaca ünlü tıp dergisi Lancet’te yayımlanan bir araştırmaya göre iki doz inaktif CoronaVac aşısı, iki doz Pfizer-Biontech mRNA aşısına nazaran bağışıklık yaratmakta çok etkisiz kalıyor. Ancak, her iki aşı da üç doz yapıldığında aralarındaki etki farkı kapanıyor. Bu çalışmanın bulgularının ileride başka araştırmalar tarafından sorgulanıp sorgulanmayacağını kestirmek imkânsız. Ancak, bu çalışmayı kesin doğru kabul etsek bile sonuç değişmiyor. Araştırmanın hakem sürecinden önceki versiyonu 22 Mart 2022’de, hakem sürecinden geçmiş hali ise 15 Temmuz 2022’de yayımlandı (Martina E McMenamin, Joshua Nealon, Yun Lin, Jessica Y Wong, Justin K Cheung, Eric H Y Lau, Peng Wu, Gabriel M Leung, Benjamin J Cowling, “Vaccine Effectiveness of One, Two, and Three Doses of BNT162b2 and CoronaVac Against COVID-19 in Hong Kong: A Population-based Observational Study, Lancet Infectious Diseases, cilt: 22, no: 9, 2022, s. 1435-1443). Çin devleti daha 2020 senesinde mRNA aşısının gerekliliğini kabul ederek yerli şirketlerin bu yöndeki projelerini desteklemeye başlamıştı. Uzun ve geniş çaplı karantinalar da yine aynı bağlamda benimsendi. Dolayısıyla, Lancet’te yeni yayımlanan çalışmanın bulguları burada çizdiğimiz tabloyu değiştirmiyor.
[48] Yvaine Ye, “China’s First mRNA Vaccine Is Close— Will That Solve Its COVID Woes?”, 27 Haziran 2022, https://www.nature.com/articles/d41586-022-01690-3 (erişim tarihi: 1 Kasım 2022).
[49] “Chinese Media Criticise Pfizer COVID-19 Vaccine, Tout Local Shots”, 20 Ocak 2021, https://www.reuters.com/article/us-health-coronavirus-vaccine-china-idUSKBN29P1HT (erişim tarihi: 1 Kasım 2022).
[50] Eleanor Olcott, “China Rushes to Develop mRNA Vaccine As Doubts Grow Over Local Jabs”, 6 Ocak 2022, https://on.ft.com/3EYJOGI(erişim tarihi: 1 Kasım 2022).
[51] Hu Yuwei, “CanSinoBIO’s COVID-19 mRNA Vaccine Receives Approval for Clinical Trial Application in China”, 4 Nisan 2022, https://www.globaltimes.cn/page/202204/1257491.shtml (erişim tarihi: 1 Kasım 2022).
[52] Alexandra Stevenson, “China Gets Its First mRNA Vaccine Approval. In Indonesia.”, 30 Eylül 2022, https://www.nytimes.com/2022/09/30/business/china-mrna-covid-vaccine-indonesia.html (erişim tarihi: 1 Kasım 2022).
[53] Sun Yu, Eleanor Olcott ve Donato Paolo Mancini, “Moderna Refused China Request to Reveal Vaccine Technology”, 2 Ekim 2022, https://on.ft.com/3dSUfV2 (erişim tarihi: 2 Ekim 2022).
[54] “Shanghai Eases Covid Restrictions As Two-month Lockdown Ends”, 1 Haziran 2022, https://www.france24.com/en/asia-pacific/20220601-shanghai-eases-covid-restrictions-as-two-month-long-lockdown-ends (erişim tarihi: 1 Kasım 2022).
[55] “China and Nicaragua Sign MoU To Push BRI Cooperation”, 13 Ocak 2022, https://www.globaltimes.cn/page/202201/1245805.shtml (erişim tarihi: 31 Ekim 2022).
[56] Lingling Wei, “China Reins In Its Belt and Road Program, $1 Trillion Later”, 26 Eylül 2022, https://www.wsj.com/articles/china-belt-road-debt-11663961638 (erişim tarihi: 26 Eylül 2022).
[57] Deborah Brautigam ve Meg Rithmire, “The Chinese ‘Debt Trap’ Is a Myth”, 6 Şubat 2021, https://www.theatlantic.com/international/archive/2021/02/china-debt-trap-diplomacy/617953/ (erişim tarihi: 9 Şubat 2021).
[58] a.g.e.
[59] James McBride ve Andrew Chatzky, “Is ‘Made in China 2025’ a Threat to Global Trade?”, 13 Mayıs 2019, https://www.cfr.org/backgrounder/made-china-2025-threat-global-trade (erişim tarihi: 21 Aralık 2021).
[60] Emperyalizmin teknoloji boyutu ve Çin kapitalizminin emperyalist olmayan karakteri hakkında ufuk açıcı bir inceleme için bkz. Sam King, Imperialism and the Development Myth: How Rich Countries Dominate in the Twenty-First Century, Manchester: Manchester University Press, 2021. Çin’in yarı-çevre karakteri hakkında ayrıntılı bir değerlendirme için bkz. Minqi Li, “China: Imperialism or Semi-Periphery?”, 1 Temmuz 2021, https://monthlyreview.org/2021/07/01/china-imperialism-or-semi-periphery/ (erişim tarihi: 12 Ekim 2021). Emperyalist olan ve olmayan ülkeler arasındaki farklılıklar hakkında ayrıca bkz. Levent Dölek, “Rus Emperyalizmi Efsanesi: Ukrayna Savaşında Tarafsızlık Politikası Neden Yanlıştır”, 3 Nisan 2022, https://gercekgazetesi1.net/uluslararasi/rus-emperyalizmi-efsanesi-ukrayna-savasinda-tarafsizlik-politikasi-neden-yanlistir(erişim tarihi: 3 Nisan 2022).
[61] “US-China Trade War Timeline: Key Dates and Events Since July 2018”, 29 Ağustos 2021, https://www.scmp.com/economy/china-economy/article/3146489/us-china-trade-war-timeline-key-dates-and-events-july-2018 (erişim tarihi: 21 Aralık 2021).
[62] Paul Mozur ve Cecilia Kang, “U.S. Fines ZTE of China $1.19 Billion for Breaching Sanctions”, 7 Mart 2017, https://www.nytimes.com/2017/03/07/technology/zte-china-fine.html (erişim tarihi: 21 Aralık 2021).
[63] “Huawei Executive Meng Wanzhou Freed By Canada Arrives Home in China”, 25 Eylül 2021, https://www.bbc.com/news/world-us-canada-58690974 (erişim tarihi: 21 Aralık 2021).
[64] “US-China Trade War Timeline.”
[65] Alan Beattie, “Biden Goes It Alone in His Trade Assault on China”, 20 Ekim 2022, https://on.ft.com/3MJC9BE (erişim tarihi: 31 Ekim 2022).
[66] Yao Zeyu ve Zhang Tengjun, “US Attempt to Upgrade Quad to an Asia-Pacific NATO Destined to Fail”, 23 Mayıs 2022, https://www.globaltimes.cn/page/202205/1266370.shtml (erişim tarihi: 31 Ekim 2022).
[67] Jagannath Panda, “Making ‘Quad Plus’ a Reality”, 13 Ocak 2022, https://thediplomat.com/2022/01/making-quad-plus-a-reality/ (erişim tarihi: 31 Ekim 2022).
[68] “Aukus: UK, US and Australia Launch Pact to Counter China”, 16 Eylül 2021, https://www.bbc.com/news/world-58564837 (erişim tarihi: 31 Ekim 2022).
[69] NATO, “Brussels Summit Communiqué”, 14 Haziran 2021, https://www.nato.int/cps/en/natohq/news_185000.htm (erişim tarihi: 31 Ekim 2022).
[70] NATO, “Madrid Summit Declaration”, 29 Haziran 2022, https://www.nato.int/cps/en/natohq/official_texts_196951.htm (erişim tarihi: 31 Ekim 2022).
[71] Kaush Arha, “A Hidden Key to the G7’s Infrastructure Ambitions: Blue Dot Network”, 12 Haziran 2021, https://www.atlanticcouncil.org/blogs/new-atlanticist/a-hidden-key-to-the-g7s-infrastructure-ambitions-blue-dot-network/ (erişim tarihi: 1 Mart 2022).
[72] Mordechai Chaziza, “The ‘Build Back Better World’: An Alternative to China’s BRI for the Middle East?”, 20 Temmuz 2021, https://www.mei.edu/publications/build-back-better-world-alternative-chinas-bri-middle-east (erişim tarihi: 12 Kasım 2021).
[73] “‘Gigantic Mistake’: Biden Warned China’s Xi Over Aiding Russia”, 19 Eylül 2022, https://www.aljazeera.com/news/2022/9/19/gigantic-mistake-biden-warned-chinas-xi-over-aiding-russia (erişim tarihi: 31 Ekim 2022).
[74] Yılmaz Tan, “Çip Savaşından Askeri Gerilime Tayvan’da Ne Oluyor?”, 21 Eylül 2022, https://gercekgazetesi1.net/uluslararasi/cip-savasindan-askeri-gerilime-tayvanda-ne-oluyor (erişim tarihi: 31 Ekim 2022).
[75] Ben Blanchard ve Yimou Lee, “China’s Xi Threatens Taiwan with Force but also Seeks Peaceful ‘Reunification’”, 2 Ocak 2019, https://www.reuters.com/article/us-china-taiwan-idUSKCN1OW04K (erişim tarihi: 31 Ekim 2022).