Emekçi kadınların öne çıkan talebi: Eşit işe eşit ücret! Her işyerine kreş!
Türkiye’de hayat pahalılığı hem işte hem evde çalışan emekçi kadınlar için büyük bir yıkım getiriyor. TÜİK’in işsizlik istatistikleri bu yıkımın çarpıcı işaretlerini veriyor. TÜİK rakamlarına göre “ev işleriyle meşgul olduğu için işgücüne dahil olmayan ev kadınları”nın sayısı 2021 yılında 10 milyon iken 2025’te bu rakam 5,5 milyona kadar inmiş. 4,5 milyon ev kadını nereye gitmiş? Tabii ki bu azalışın sebebi erkeklerin ev işleriyle meşgul olmaya başlaması değil!
İşsizlik rakamları hesaplanırken kullanılan bazı kavramlar var. İş aramak ve işbaşı yapmaya hazır olmak gibi kriterlere bakılıyor. TÜİK istatistiklerinde ev işleriyle meşgul olmaları dolayısıyla işgücüne dahil olmamak demek halk diliyle söyleyecek olursak “eşim evin geçimini sağlıyor ben de ev işleriyle meşgul oluyorum” demek. Yani 4,5 milyon ev kadını bir yere gitmedi. Değişen şey şu! Artık erkek eş evin geçimini sağlayamıyor. Dolayısıyla kadın ya iş aramaya başlıyor ya da iş bulma umudu olmadığı için, evdeki işleri bırakma imkanı olmadığı için, en çok da çocuk bakımı dolayısıyla işbaşı yapamayacak durumda olduğu için iş de aramıyor. Erkek fazla mesai yapıyor, ikinci işe gidiyor ve mutlaka hane giderek daha fazla borç batağına batıyor.
Kadınların işgücüne katılımına patronlar ucuz emek kaynağı olarak bakıyor. Emekçi kadınlar eşit işe eşit ücret talep ediyor. Bir şekilde işe başlayan emekçi kadınlar üzerinde yoğun bir baskı, mobbing ve ayrımcılık var. Özellikle çocuk bakımı bu anlamda en büyük sorunlardan biri haline geliyor. Bu koşullarda da her işyerine kreş talebi, emekçi kadınların işgücüne katılımı için en önemli taleplerden biri haline geliyor.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2025 tarihli 194. sayısında yayınlanmıştır.








