Şiddete karşı öz savunma örgütlenmeleri! 25 Kasım'da alanlara!
Şiddete karşı öz savunma örgütlenmeleri! 25 Kasım'da alanlara!
Şiddete karşı öz savunma örgütlenmeleri
Erkek şiddeti, kadınları öldürmeye ya da ölümden de beter bir yaşamı kadınlara dayatmaya devam ediyor. Ama bir yandan artık kadınlar daha az susuyor. Neredeyse bütün Türkiye biliyor Çilem Doğan'ın adını. Kendisine sürekli şiddet uygulayan ve sonunda fuhuşa zorladığını iddia ettiği kocasını öldüren Çilem Doğan'ı. Öldürmese büyük ihtimalle ya o gün ya da başka bir gün kendisi ölecekti. Ve yaptığı bu zamana kadar ezilen, aşağılanan, aynı baskılara göğüs germeye çalışan kadınların yüreğine adeta su serpti. Bakınca olayda ölmüş bir insan var, nasıl olur bu demeyin. Çünkü ortada bir cinayet yok, öz savunma var. Bir kadının "hep kadınlar mı ölecek" diyerek karşı çıkması, kendi yaşam hakkını savunması var. Çok sembolik ama önemli. Kim bilir ne çok kadına cesaret vermiştir. Ama kadınların yaşamını savunmak ve şiddete maruz kalmalarını engellemek elbette tek tek "kahraman kadınlar"dan geçmiyor. Bu ancak, kendi yaşam hakkını savunmanın meşruluğu temelinde kolektif bir mücadele ve dayanışmanın örülmesi ile yani öz savunma örgütlenmeleri kurarak mümkün olabilir.
Devrimci İşçi Partili Kadınlar, 2015 yılında 8 Mart meydanlarına "şiddete karşı öz savunma örgütlenmeleri" şiarı ile çıkmış, kadına yönelik şiddetin bugün geldiği noktada soruna karşı atılması gereken somut bir adım olarak bu perspektifi savunmuştu. Çünkü şiddet anında şiddetin savuşturulmasını sağlayacak ya da baştan varlığı ile caydırıcı bir etki yaratacak öz savunma örgütlenmeleri, kadınların erkekler karşısında kendisini daha güçlü hissetmelerini sağlayacak, yaşadıkları zulme boyun eğmek dışında bir alternatif sunacaktır.
Öz savunma örgütlenmeleri tacizin, tecavüzün, şiddetin, kadın cinayetlerinin yaşandığı her yerde kadınların bedenlerini ve yaşamlarını savunmayı hedeflemelidir. Yani sadece sokakta değil, evde, işte, okulda, her yerde kadınlara yönelik saldırılara müdahale edebilecek mekanizmalar kurmalıdır. Kadınların yönetimi altında, sendikaların, meslek örgütlerinin, siyasi partilerin ve bu perspektifi benimseyen tüm güçlerin bir araya geldiği örgütlenmeler olmalıdır.