Emperyalizmin ve sermayenin “petrol-doğalgaz barışı”na hayır! Kürtlerle barış ABD’yle savaş!
İktidarın çözüm süreci adıyla yürüttüğü özünde petrol açılımı olan sürecin bitmesinin ardından savaş yoğun bir biçimde devam ediyor. Bu süreçte Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Kuzey Irak’a yüzlerce defa operasyon yaptı, Irak topraklarında onlarca üs kurdu. Halen binlerce Türkiye askeri Irak topraklarında bulunmakta. Petrol açılımı, diyaloğun perde gerisine atıldığı savaşın öne çıktığı bir biçimde devam ediyor.
Savaşın hem maddi hem manevi bilançosu giderek ağırlaşmakta: Hükümet devamlı “etkisiz hale getirilen teröristler”den söz ediyor, ama bir yandan da her gün medyada “şehitlerin cenazesinde büyük acı vardı” haberleri boy gösteriyor. Öte yandan, Duhok ili Zaho kasabasında Parkha adlı bir tatil beldesinde, üçü çocuk yaşta dokuz kişinin hayatını yitirmesine, 30’dan fazla kişinin de yaralanmasına yol açan füze saldırısı (muhtemelen howitzer mermisi) son derece ağır bir iz bırakacak gibi görünüyor. Hükümet bunun TSK’nın operasyonu olmadığını, sorumlunun PKK olduğunu ileri sürüyor. Ama hükümetin Irak’taki kendi dostları, Irak Kürdistan Bölgesi hükümeti olsun Irak Başbakanı Mustafa Kazımi olsun sorumlunun tartışmasızca TSK olduğunda ısrar ediyor. Bunun ardında operasyonlar sırasında zaman zaman sivil ölümleri olmakla birlikte, bu sefer diğerlerinden farklı olarak Irak’ın güneyi de dâhil olmak üzere çeşitli bölgelerden Arap tatilcilerin hedef alınmış olması. Bu arada, bazı Kürt çevrelerinin çok umut bağladığı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin olaydan birkaç gün sonra yaptığı toplantıda Amerika’sından Çin’ine, Brezilya’sından Afrika ülkelerine top çevirdiğini de not edelim.
Halkların kardeşliği sermayenin petrol-doğalgaz kardeşliğine karşıttır
Lakin savaşta ısrar devam etmekte. Türkiye burjuvazisinin farklı kanatlarından yeni bir açılım sürecini işaret eden açıklamalar geliyorsa da somut bir adım atılmadı. Kürt hareketi 2023’te yapılacak seçim dinamiklerine bağlı olarak iktidara gelecek yapının Kürt sorununa yönelik somut bir programı olması gerektiğini dile getiriyor. Türkiye patronlar sınıfı için ise Kürtlerin demokratik haklarının verilmesi tartışma konusu bile olmuyor, Kürt sermayesi ile yeni bir iş ortaklığının nasıl kurulacağı tartışılmaktadır.
Geçen kış mevsiminde, Türkiye’nin sanayi bölgelerinde doğalgaz tedarikindeki aksaklıklardan dolayı kesintiler yaşandı. Bu kesintilerin gelecek yıl tekrar yaşanma olasılığı Rusya ve NATO arasındaki savaş ile giderek artmıştır. Bu durum Türkiye’nin ucuz enerji tedariki arayışını daha acil ve yakıcı hale getirmiştir. Bu minvalde Kerkük doğalgazı yeniden bir seçenek haline gelmiştir. Irak’ın Kürdistan Özerk Bölgesi Cumhurbaşkanı ve Başbakanı olan Mesrur ve Neçirvan Barzani ayrı tarihlerde Türkiye’ye gelerek, doğalgazın hem Türkiye’ye hem de Türkiye üzerinden Avrupa’ya satışı için yeni bir proje üzerinde görüşmeler yaptılar.
Bu projenin bir ayağını da Katar oluşturmakta. Katar doğalgaz arzını artırmak için ABD ile yaptığı anlaşmadan sonra NATO üyesi olmayan en güvenilir müttefik unvanını almıştı. Unvanının hakkını kısa sürede verecekti. KDP ve Türkiye ile görüşmeler yaparak yeni doğalgaz projesine desteklerini ilettiler. Kürt halkının doğal kaynakları Barzani ailesinin bir avuç üyesi tarafından satılıyorken Türkiye Kuzey Irak’a yeni bir askeri operasyon düzenledi. Bu operasyonların amacı sadece PKK’yi tasfiye etmek değildir. Operasyonların devam etmesi için destek veren yerli ve yabancı sermayenin isteklerini yerine getirmektir. Türkiye sermayesi kısa vadede ucuz doğalgaz anlaşmaları yaparak enerji açığının bir bölümünü karşılarken asıl hedeflediği Kerkük ve Musul bölgelerini denetimi altına almaktır. Bundan dolayı Türkiye burjuva partilerinin operasyonlara karşı tavır sergilemesi hele karşı çıkması beklenemez.
NATO’nun Kürt halkına esaret dayatması: Ya istediğim gibi ol ya da operasyonlara hazır ol…
Türkiye Kuzey Doğu Suriye’ye yönelik operasyonlar yaparken Amerika’ya karşı savaştığını söylüyor, Irak’ta ise NATO misyonunu gerçekleştirdiğini ifade ediyor. Nasıl bir tezat! Aralarında yüz kilometre olan bölgelerin birinde ABD’ye karşı savaşırken diğerinde NATO misyonu için askeri tatbikat yapmakta. Biz iki bölgede de yapılan operasyonların ABD’ye karşı değil ABD ile birlikte yapıldığını en baştan beri ifade ettik. Kuzey Irak’a Türkiye’nin yaptığı operasyonlar tam da NATO’nun Irak misyonu çerçevesinde devam etmektedir. NATO’nun İran’ı kuşatma stratejisine uygun olarak Irak’ta bulunan İran yanlısı güçlerin etkinliğinin kırılması için Türkiye’nin Kuzey Irak’a yaptığı operasyonlar NATO destekli yapılmaktadır. Türkiye’nin Kürt hareketine karşı yürüttüğü savaş ABD’nin Kürt hareketinin mücadeleci kanadının tasfiyesi için kullandığı bir kamçı görevi de üstlenmektedir. ABD, Türkiye’nin operasyonlarına istihbarat sağlarken diğer taraftan Kuzey Doğu Suriye’deki petrollerin Türkiye üzerinden satışı için arabulucu olmaya çalışmakta. Emperyalizmin Kürt halkına sunduğu ya benim istediğim gibi tüccar olursunuz ya da yeni operasyonlara hazır olursunuz.
Emperyalizm halkların dostu olmadı olmayacak!
Emperyalizm Kürt halkının mücadelesinin destekçisi değil köstekçisi olagelmiştir. Kürt halkının bağımsızlık mücadelesi Kürtlerin dört parçaya ayrıldığı ilk günden beri emperyalistlere karşı tehlike sarf etmiştir. Bugün Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkı ne ABD ne de İsrail için değer teşkil etmekte, emperyalistler, kendi çıkarları neyi gerektiriyorsa ona göre hareket etmektedirler. Kürt halkının eşitlik ve özgürlük mücadelesi Türkiyeli, Iraklı, İranlı, Suriyeli işçilerin emperyalizmden ve kapitalizmden kurtulmak için verdiği mücadelede değer kazanmaktadır. Ortadoğu’ya barış Kürtlere özgürlük, Ortadoğulu işçilerin birleşerek mücadele etmesi ile gelecek.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2022 tarihli 155. sayısında yayınlanmıştır.