Madde madde İngiliz Mehmet’in işçi düşmanı Orta Vadeli Programı

Madde madde İngiliz Mehmet’in işçi düşmanı Orta Vadeli Programı

 

  • Yeni nesil çalışma biçimleri ve sektörel dönüşümler” adı altında Esnek çalışma dayatması!

OVP’nin ilgili maddesi: “Uzaktan, kısmi ve geçici süreli çalışma ile platform çalışması gibi yeni nesil çalışma modelleri doğrultusunda, işgücü̈ piyasasının ihtiyaçları, kadın erkek fırsat eşitliği ve iş özel yaşam dengesini gözeten düzenlemeler yapılacaktır.”

Saldırının takvimi: 2025 yılı 1. Çeyrek

İşçi sınıfını bekleyen tehlike: Pandemi sürecinde yaygınlaşan esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılması ve yasal güvenceye kavuşturulması isteniyor. Sermayenin hayallerini kurduğu esnek çalışma işçinin alın terini son damlasına kadar sömürmek demektir. Esnek çalışmada amaç işçiye patrona kâr ettirmediği tek bir dakika dahi bırakmamaktır. Esnek çalışma krizin faturasını işçiye kesmektir. Siparişler azalınca işçiyi eve gönderip siparişler arttığında işçiyi mesai ücreti ödemeden canını çıkartırcasına çalıştırmaktır. Esnek çalışma hammadde ve ara mal tedarik zincirinde sorun çıktığında faturanın bu sorunda hiçbir rolü olmayan işçiye kesilmesidir. Esnek çalışma kafa emeğine dayalı işlerde evden çalışma adı altında evlerin de sömürü çarkına dahil olması özel yaşamların sermaye tarafından fethedilmesidir.

  • Güvenceli esneklik” adı altında kıdem tazminatı hakkını gasp etme planı!

OVP’nin ilgili maddesi: “İş Kanunu’nda sosyal taraflarla diyalog halinde yapılacak değişiklikler ve bu doğrultuda gerçekleştirilecek ikincil mevzuat çalışmaları ile işgücü̈ piyasalarında güvenceli esneklik sağlanacaktır.”

Saldırının takvimi: 2025 yılı 1. Çeyrek

İşçi sınıfını bekleyen tehlike: “Sosyal taraflarla diyalog” ifadesini gördüğünüz yerde bilin ki kıdem tazminatına saldırıdan bahsediliyor. Kıdem tazminatı işçi sınıfının kırmızı çizgisi. Türk-İş ve DİSK’in kıdem tazminatına dokunulması halinde genel greve gitme kararları var. Dolayısıyla iktidar kıdem tazminatına saldırı planlarını açık bir dille ifade etmekten imtina ediyor. AKP iktidarı kıdem tazminatını fona devretmeyi öngören saldırı planını yıllardır “sosyal taraflarla diyalog” kılıfına sokarak kamuoyunun gündemine getiriyor. Bu konuda Hak-İş bürokratları “zaten işçilerin çoğu kıdem tazminatı alamıyor”, “kıdem tazminatını yakmamak için işçiler işyerlerinden serbestçe ayrılıp daha iyi iş fırsatlarını değerlendiremiyor” gibi akıllara ziyan argümanlarla iktidarın ve sermayenin kıdem tazminatına saldırısına “sosyal diyalog” adı altında zemin oluşturuyor. Kıdem tazminatının kaldırılması, fona devredilmesi ya da herhangi bir başka formül asla tartışmaya açık değildir. Kıdem tazminatı işçi sınıfının elinde kalan tek iş güvencesidir. Patronların kıdem tazminatının caydırıcılığından şu ya da bu şekilde kurtulmaları halinde sadece işsizlik artmayacak, aynı zamanda tüm iş yerlerinde işçi sirkülasyonu görülmedik boyutlara ulaşacak, işgücü piyasasında patronların rekabet gücü artacak, sendikalaşma daha da zorlaşacak, sendikasızlaşma başlayacak, ücretler seviyesi giderek daha da düşecektir.

  • Enflasyon hedeflemesi adı altında ücret zamlarını baskılamak ve krizin faturasını işçi sınıfına ödetmek!

OVP’nin ilgili maddesi: “Ücret fiyat sarmalının önlenmesine yönelik asgari ücret artışlarının dezenflasyon süreciyle uyumu gözetilmeye devam edilecektir.”

İşçi sınıfını bekleyen tehlike: İşçi sınıfının zaten düşük seviyedeki ücretleri enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında daha da eridi. Asgari ücrete ara zam yapılmadı. Açlık sınırı 20 bin lirayı aştı yoksulluk sınırı 65 bin liraya dayandı. 17 bin 2 lira olan asgari ücret ve 12 bin 500 lira olan en düşük emekli aylığı emekçi halkın büyük çoğunluğunu açlığa mahkûm etti. Orta Vadeli Program ücretlerde bu erimeyi telafi etmek bir yana açlık ve sefaleti daha da derinleştirmeyi öngörüyor. OVP’nin yılsonu enflasyon tahmini TÜİK’in kimsenin inanmadığı çarpıtılmış verileriyle bile yüzde 41,5! 2025 yılı enflasyon hedefi ise yüzde 17,5! Orta Vadeli Program asgari ücret ve emekli aylıklarında geçmiş dönemin enflasyonunu değil yüzde 17,5’luk hedeflenen enflasyonu esas alacak. Asgari ücrete düşük zam yapılması tüm ücretlerin dalga dalga açlık sınırının altına çekilmesine neden olacak!

  • Sosyal güvenlikte aktüeryal dengeyi önceleme adı altında EYT’yi işçinin emekçinin emeklinin burnundan fitil fitil getirmek! Sosyal güvenlik reformu adı altında sosyal güvenlik sistemini tasfiye etmek!

OVP’nin ilgili maddesi: Sosyal güvenlik sisteminde kişilerin daha çok istihdamda kalmasını teşvik eden, hakkaniyeti ve aktüeryal dengeyi önceleyen düzenlemeler hayata geçirilerek sistemin mali sürdürülebilirliği güçlendirilecektir.

Saldırının takvimi 2025 yılı 2. Çeyrek

İşçi sınıfını bekleyen tehlike: AKP iktidarının kişilerin daha çok istihdamda kalmasını nasıl teşvik ettiğini biliyoruz. Açlık sınırına bile yaklaşmayan emekli aylıkları ile geçinmek imkânsız olduğu için çalışanlar ya emekli olmaktan cayıyor ya da emekli olduğu halde düşük ücretli ve güvencesiz işlerde çalışmaya yani istihdamda kalmaya devam ediyor. Aktüeryal denge SGK’ya daha fazla prim toplayıp daha az emekli maaşı ödemek, sağlığı giderek daha fazla paralı hale getirmek, SGK’nın daha az sağlık harcamasını üstlenmesi, emekli olma yaşının sürekli olarak yukarı çekilmesi demektir. AKP iktidarı Bilal Erdoğan’ın “kandırıldık” dediği EYT yasasına rağmen aktüeryal dengeyi sigortalılar aleyhine bozmaya devam ediyor. AKP, yıllardır uyguladığı politikalarla emekliyi sefalete mahkûm etmekle kalmamış, genç kuşaklar için emekliliği bir hayal haline getirmiştir. İktidarın dünyada ortalama 3-4 aktif işçinin bir emekliyi finanse ettiğine yönelik söylemi düpedüz yalandır! Türkiye’de 1,7 aktif işçi bir emekliyi finanse ediyorken Belçika, Fransa, İtalya gibi Avrupa ülkelerinde bu oran daha azdır. Almanya, Yunanistan, İsveç ve İspanya gibi ülkeler de aşağı yukarı Türkiye gibidir. EYT yüzünden SGK’nın iflas etmekte olduğu da yalandır! Türkiye’de EYT çıkmasına rağmen SGK bütçesinden emekli aylıklarına ve sağlık harcamalarına ayrılan kaynaklar o kadar kısılmıştır ki SGK gelirlerinin giderleri karşılama oranı yüzde 99,5’a kadar yükselmiştir.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2024 tarihli 181. sayısında yayınlanmıştır.